Yıl: 1989, Cilt: 5, Sayı: 4
Tüm Sayı(PDF)
Araştırma makalesi
Tinnitus Etyololisi
Ziya Cenik, Orhan Gül
Araştırma makalesi
Özeti
Tinnitus Etyololisi
Etıology Of Tınnıtus
Bu araştırmada tinnitusa sebep olan patolojileri ortaya koymayı amaçladık. Çalışmamız göstermiştir ki ilim çabalara rağmen tinnituslu hastaların önemli bir kısmında her-hangi bir patoloji saptanamamıştır. Öte yandan vakalarımızın %44'ünde akustik travma, tuba disfonksiyonu, ilaç ototoksitesi ve kafa travması tespit edilmiştir. Ayrıca 7 vakada pulsatil tinnitus bulunmuştur.
We tried to explain the patologic reason of tinnitus in 'his search. Our searchment showed that even alt efforts no pathology was observed in the rnajor wrıouni of our patients. On the other hamd we observed %44 acoustic trauma, taba dy,sfonction, ototoxicity and head traurna in our patients. Alsa pulsatil tinnitus was observed in seven cases.
PDF
Benzer Makaleler
Editöre Eposta
Bir Endemik Guatr Bölgesinde Guatr-Tiroid Kanseri İlişkisi
Ömer Karahan, G. Karpuzoğlu, Mustafa Şahin, Yüksel Tatkan
Araştırma makalesi
Özeti
Bir Endemik Guatr Bölgesinde Guatr-Tiroid Kanseri İlişkisi
The RelatIonshIp Between Goller And ThyroId CarcInoma In An EndemIc Goller Area
1984-1988 yılları arasında Korkuteli Devlet Hastanesi'nde ameliyat edilen guatrlı 125 hasta, tiroid sintigrafisi ve histopatolojik bulgular arasındaki ilişki ortaya konmak için incelendi. Hastaların %67.5 unda multinodüler, %32.5 unda uninodüler guatr saptandı. Tiroid sintigrafisi yapılan 106 hastanın %85.8 inde hipoaklif %6.6 sında hipoaktif ve normoaktif, %3.8 inde hiperaktif nodüller ve %3.8 inde diğer patolojiler tespit edildi. 125 hastanın tamamı ötiroid vaziyette ameliyata alındı. Hastaların %97.6 sında unilateral veya bilateral subtotal titroidektorni uygulandı. Histopatolojik tetkik yapılabilen 100 hastada 131 histopatolojik sonuç alındı. Tiroid sintigrafi-sinde hipoaktif nodül bulunan 81 hastanın %68.8 inde multinodüler guatr, %16.5 unda foliküler adenom, %7.4 ünde kronik tiroidi, %5.5 inde malign tiroid hastalığı ve %1.8 iade kolloidal kist saptandı. Malignite bulunan hastaların tamamında hipoaktif nodül mevcuttu. 6 maligniteli vakanın 5 inde multinodüler, 1 inde uninodüler guatr vardı.
In order to investigate the relation hetween the thyroid radionuclide scanning and the histopathological findings, we reviewed 125 patients operaled on from 1984 to 1988 in Korkuteli State Hospital. Sixty seven point five percent of patients had multinodular and 32.5% uninodular goiter. One hundred sir patients underwent thyroid radionuclide scanning and 85.8% revealed hypoactive, 6.6% hypoactive and normoactive, 3.8% hyperactive nodules and 3.8% other pathologies. Ali of the 125 patients were euthyroid at the time of operation. Mnety seven point six percent of the patients underwent unilateral or bilateral subtotal thyroidectomy. In 100 patients who had histopathologic exarnination had 131 hislopathologic diagnosis. In 81 patients who had hypoactive nodules determined with radionuclide scanning, 68.8% were diagnosed as multinodular goiter, 16.5% follicular edenoma, 7.4% chronic thyroiditis, 5.5% malig,nant thyroid disease and 1.8% colloidal cyst histopathologically. All cases with malignant thyroid disease had hypoactive nodules, five of them were multinodular and one solitary nodule.
PDF
Benzer Makaleler
Editöre Eposta
Anne Ve Yenı Doğanda Sitomegaloyirus Antikorlarının Araştırılması
Emine İnci Tuncer, Mehmet Bitirgen, A. Zeki Şengil, Zeki Sayman, Murat Günaydın, Mahmut Baykan, Duygu Fındık
Araştırma makalesi
Özeti
Anne Ve Yenı Doğanda Sitomegaloyirus Antikorlarının Araştırılması
The InvestIgatIon Of CytomegagovIrus (cmv) AntIbody Of The DelIvered Mothers And TheIr Newborn Infants
Doğum yapan 109 anne ve onlara ait 109 bebeğin kordon kan örneklerinde CMV antikoru ELISA yöntemi- ile çaltşıldt. Annelere ait serumlardan 32'sinde (%29.3) CMV 1gG ve 13'ilnde (%11.9) CMV 1gM pozitifliği saptandı. Bebeklerde ise 25'inde (%22.9) CMV 1gG pozitif bulundu. CMV IgM bebeklerin hepsinde negatif olmasına rağmen, annelerdeki %11.9 oranında CMV 1gM pozitifliği bebeklerinde risk olduğunu düşündürmektedir.
Sena were öbtained from 109 mothers who were in kibar and from the wnblical cord of the- ir newborn babies. CMV antibodies of the samples were deterrnined by ELLSA teehnique, These findings revealed that the serum of 32 (29,3%) and 13 (11,9%) mothers were CMV IgG- and 1gM pozilive, respectively.4-The serum of 25 (22.9%) newborn babies showed CMV IgG positive responses. Although, CMV specıfic 1gM response was not found in the serum of the newborn babies, but 11.9% CMV specific 1gM positive response of the »tothers implied health risk for the babies.
PDF
Benzer Makaleler
Editöre Eposta
Safra Kesesi Ve Safra Yolları Taşlarının Tanısında Us Ve Bt'nin Yerı
Saim Açıkgözoğlu, Kemal Ödev, Oktay Işık, Rıfat Yalın, Mustafa Erken
Araştırma makalesi
Özeti
Safra Kesesi Ve Safra Yolları Taşlarının Tanısında Us Ve Bt'nin Yerı
The Value Of Ultrasonography And Compuled Tonıography In The DIagnosIs Of The GallsIones And Common BIle Duct
Preoperatif dönemde ultrasonografi (US) ve bilgisayarlı tomografi (BT) incelemesi yapılan 19 hastanın 19 (%100) unda US ile, 14(%73,6) önde BT ile safra kesesi taşı tespit edildi. Bunlardan tıkanma ikteri olan 4 hastada BT ile safra kesesi taşı tespit edildi. Bunlarda tıkanma ikteri olan 4 hastanın BT ile 3'iinde, US ile 1 inde koledok taşı gösterildi. Safra kesesi taşlarının tanısında US, BT ye göre daha duyarlı sonuç verdi. Koledok taşları tanısında ise BT, US den daha duyarlı sonuç verdi.
Nineteen cases were exarnined by computed tomography (CT) and ultrasonography (US). Gallstones were diagnosed in all of the cases (%100) with US. 14 oul of nineteen cases. were ,diagnosed by CT (%73,6). Common bile duci stone was diagnosed in three cases with CT and in one case with US. All of the cases had obstructive jaundiced. As a result, US is more sensitive !han CT in the diagnosis of the gallbladder stones. However, CT is more effective method than US in the diagnosis of the comrnon bile duct stones.
PDF
Benzer Makaleler
Editöre Eposta
Tiroid Dışı Baş Ve Boyun Kıtlelerinde Ultrasonografık Incelemelerının Cerrahı Bulgular İle Karşılaştırılması
Ziya Cenik, Harun Doğmuş, Kemal Ödev
Araştırma makalesi
Özeti
Tiroid Dışı Baş Ve Boyun Kıtlelerinde Ultrasonografık Incelemelerının Cerrahı Bulgular İle Karşılaştırılması
EvaluatIon Of ExtrathyroId Masses Of The Head And Neck WIIh DIagnostIc Ultrasound, CorrelatIng WIth SurgIcal FIndIns
Kliniğimizde baş ve boyun bölgesinde kitle şikayeti ile müracaat eden ve cerrahi endikasyon konulan 50 hasta ultrasonografik olarak değerlendirilmiş, elde edilen sonuçlar ameliyat bulguları ile karşılaştırılmıştır. Yapılan çalışmada ultrasonografinin, baş ve boyun bölgesi kitlelerini değerlendirmede %94 oranında başarılı olduğu görülmüştür.
In ENT department 50 patient with head and neck swelling esere hospitalized and investigated with ultrasonography. The results cornpared with surgical findings. In this study we found the value of ultrasonograhy in the head and neck swelling was %94.
PDF
Benzer Makaleler
Editöre Eposta
Kulak Burun Boğaz Pratiğinde Baş Ağbısı Semptomu
Ziya Cenik, Yavuz Uyar, Orhan Gül
Araştırma makalesi
Özeti
Kulak Burun Boğaz Pratiğinde Baş Ağbısı Semptomu
Headache Semptom In PractIse Of Ent
1989 yılı içinde S.Ü.T.F. KBB polikliniğine başvuran ve baş ağrısı şikayeri olan 200 hasta bu araştırma kapsamına alındı. Hastalardan alınan detaylı anamnez ve yapılan tetkikler ve ilgili klinik-lerle yapılan işbirliği sonucu 200 hastada baş agrısının etyolojik dağılımı ortaya kondu. Vakaların 85iinde (9'042.5) baş ağrısı burun ve paranazal sinüs patolojilerine bağitydı. 115 vakada (%57.5) baş ağrısının sebebi diğer patolojilere bağlandı.
In 1989, 200 patientes, admitted to ENT outpatient clinic with the cornpiani of headache were included in ihis researchment. Examinations and history in tetail taken from the patients and with the help of related clirtics the etiologic spread of headache was found out. in 85 cases headache was due to the pathology of the nose and the paranasal sinus. in 115 of cases, the cause of headache was attribuied to the other pathologies.
PDF
Benzer Makaleler
Editöre Eposta
Künt Karın Travmasında Hangısı Daha Üstündür -Ultrasonografi Mi- Periton Lavajı Mı?
Adil Kartal, Ömer Karahan, Yüksel Tatkan, Mustafa Şahin, İrfan Tunç, Yüksel Arıkan, Mustafa Erken
Araştırma makalesi
Özeti
Künt Karın Travmasında Hangısı Daha Üstündür -Ultrasonografi Mi- Periton Lavajı Mı?
WhIch One Is Beller In DIagnosIs Of ManI AbdomInal Trauma-Ultrasonography Or PerIğoneal Lavage?
BU çalışma künt karın travması nedeniyle acil servise başvuran 30 hastada ultrasonografi ve peritoneal lavaj sonuçlarını karşılaştırmak amacıyla yapıldı. Hastalara önce ultrasonografi, daha sonra peritoneal lavaj yapıldı. Periton lavajını yapan hekim ultrasonografi sonucundan habersizdi. Ultrasonografi ve periton lavajı sonuçları pozitif olan 16 hasta ameliyat edildi. Ultrasonografi sonuçları 30 hastanın 14'ünde hakiki pozitif, birinde yanlış pozitif, 13'ünde hakiki negatif ve 2'sinde belirsizdi. Ultrasonografi ve periton lavajında 14 hakiki pozitiflik (her ikisinde de eşit, %93) mevcuttu. Hakiki negatifliğin doğruluk oranı ultrasonografide %86, periton lavajında %100 idi. Bu çalışmanın sonucu olarak biz künt karın travmalı hastalarda teknik olarak gelişmiş yeni cihazlar ile ve tecrübeli hekimler tarafından uygulandığında ultrasonografinin periton lavajı kadar yararlı olduğuna inanıyoruz
This prospective study was undertaken to cornpare the results of peritoneal lavage and ultrasonography in 30 patients with blunt abdorninal trauma admitted to etnergency room in two years. We performed ultrasonography and peritoneal lavage respectively. The physicians who evaluated peritoneal lavage were unaware of ultrasonographic results. Sixteen patients whose results of ultrasonography and peritoneal lavage were positive were operated on. Of 30 cases, 14 were true positive, one falso positive, 13 true negative and tıvo incleterminate in ultrasonography. There were 14 true positive tesis in ultrasonography and peritoneal lavage, equal to each other (93%). The accuracy raie of true negative patients was 86% in ultrasonography and 100% in peritoneal lavage. We believe that ultrasonography is as useful as peritoneal lavage in patients with blunt abdorninal trautn.a ı-vhen it is perfortned by experienced physicians and with new technical development in the field of ultrasonography.
PDF
Benzer Makaleler
Editöre Eposta
Maksillo Fasial Fraktürler
Yavuz Uyar, Ziya Cenik, Levent Soley
Araştırma makalesi
Özeti
Maksillo Fasial Fraktürler
MaxIllofacIal Fractures
Kliniğimizde 1.8.1983-1.8.1989 tarihleri arasında tedavi edilen 72 Maksillo Fasial Fraktür (MFF) vakası; etyoloji, fraktürlerin lokalizasyonu ve tedavileri yönünden değerlendirilerek sonuçlar ilgili literatürle birlikte tartışılmıştır.
1972 patients with Maxillofacial Fracture (MFF) have been treated in our clinic between 1.8.1983-1.8.1989. All the patients were evalu.ated with etilogical factors, location of fractures and management; and our results were discussed with literature.
PDF
Benzer Makaleler
Editöre Eposta
Abortus Olaylarında Mast Hücrelerının Plasentadaki Durumu
Lema Tavlı, A. Rıza Karaca, Oktan Erol, Osman Yılmaz
Araştırma makalesi
Özeti
Abortus Olaylarında Mast Hücrelerının Plasentadaki Durumu
Mast Cells In Placenta In PatIents WIth Abortus
Memleketimizde sık görülen ve anne sağlığını da tehlikeye sokabilen abortus olayında Mast hücrelerinin plasentadaki durumu ve abortuslardaki rolünü araştırmak amacıyla histopatolojik bir çalışma yapıldı. Yetmiş düşük plasentast materyeli Hematoksilen-Eozin (II E.) ile boyanarak histolojik yönden genç bağ dokusu artışı gösierenler, fibrotik ve herhangi bir özellik göstermeyenler olarak sınıfIandırıldı.Toluiclin-Blue ile boyanarak bir mikroskop alanına düşen Most hücre sayısı ortalamaları saptanıp değerlendirildi.
This study was undertaken to investigate the role of Most cells in placenta in patients with abortus. Placental materials of seventy patients with abortus were stained N.F. Classified histopathologically or increasing of young fibrous tissue, fibroblastic and nonspesific. Average Most cell count in a microscopic field was evaluated by staining with Toudin-Blue.
PDF
Benzer Makaleler
Editöre Eposta
İnert Çımento Tozunun Akcığer Fonksiyonlarına Etkısı
Gülden Gedikoğlu, Neyhan Ergene, Yıldız Divanlı, Erdoğan Özkal, Çiğdem Kavun, Abdulkerim Kasım Baltacı
Araştırma makalesi
Özeti
İnert Çımento Tozunun Akcığer Fonksiyonlarına Etkısı
The Effect Of Inert Cement Dust On Pulmonary FunctIons
Araştırma, Konya Çimento Fabrikası'pzın değişik bölümlerinde çalışan 89 erkek fabrika işçisi ve abrikanın hava kirletici etkenlerine maruz kalmayan 42 kişilik kontrol grubu üzerinde yapılmıştır. Fabrika işçileri çalışma sahalarına göre yüksek (n=50) ve düşük (n=39) konsantrasyonda tam maruz kalan gruplar ve ayrıca her grupta kendi içinde sigara içen ve içme yen olarak sınıflandırılmıştır. Kontrol ile toza maruz kalan işçi grupları, ayrıca düşük ve yüksek konsantrasyonda tozu maruz kalan gruplar arasında FEV10, FEV 10%, FEF, FMF (p<0.01); sigara içen kontrol ile, sigara içen düşük ve yüksek konsantrasyonda tozu maruz kalan gruplar arasında FEV 10, MVV, FEF (p<0.01), FMF (p<0.05); sigara içmeyen kontrol ile toza maruz kalan işçi grupları arasında FEF (p<0.01), kon-trol grubu ile yüksek konsantrasyonda toza maruz kalan gruplar ve düşük ve yüksek konsantrasyonda toza maruz kalan gruplar arasında FEVi D% (p<0.01) değerleri anlamlı bulunmuştur. Çimento tozunun obstrillıtif tipte değişikliği başlattığı, toz konsantrasyonundaki artışın bu d luzlandirdi ı, sı aranın ise imento tozu la sinerjik etki yaptığı sonucuna varilmiştir.
This study has been carried out on 89 male factory workers at different seclions of Konya Cement Factory and on (lie control group of 42 persons. Factory workers have been classified into groups for being exposed to high (n=50) and low (n=39) concentrations of dust. Also each group has been classified according ta cigarette smokers and nonsmokers. Between the dust exposed workers group and control, alsa between the high and low concentrations of dust exposed groups FEN 110,FEVI0%, FEF, FMF (p<0.01); between cigarette smoker control and cigarette smoker high and low concentrations of dust exposed groups FEV MVV, FEF (p<0.01), FMF (p<0.05); between nonsmoker groups and dust exposed worker groups FEF (p<0.01), between control group and high and low concentration of dust exposed groups FEVİ.0% (p<0.01) valves have been found significant. Il has been established that the obstructive type changes started on dust exposed groups and these changes speeded up by increase in dust concentralion however the cigarette and cement dust together had synergetic influence.
PDF
Benzer Makaleler
Editöre Eposta
Obezitenin Akcığer Fonksiyonlarına Etkisi
Gülden Gedikoğlu, Neyhan Ergene, Yıldız Divanlı, Erdoğan Özkal, Çiğdem Kavun, Abdulkerim Kasım Baltacı
Araştırma makalesi
Özeti
Obezitenin Akcığer Fonksiyonlarına Etkisi
The Effect Of ObesIty On Pulmonary FunctIon Tests (pft)
42 kontrol ve 15 obez olmak üzere toplam 57 denekte, obezite ile sigara kullanımı ve yaş faktörünün akciğer fonksiyon testleri (AFT) üzerine olan etkisi incelendi. Obesitenin obstrüktif ve restriktif tipte akciğer fonksiyon bozukluğuna (AFB) yol açtığı, obstrüktıf tip değişikliklerde sigara kullanımının da etkili olabileceği, yaşın ilerlemesiyle AFB arasında anlamlı bir korrelasyon bulunmadığı saptandı.
The effect of cigarette smoking and age factor with obesity on PFT has been examined on 57 subjecis which 42 of them were control and 15 of them were obese. it has been established that the obesity caused obstructive and restrictive type of pulrnonary function defects, the cigarette srnoki. g rnight have been ellective on obstructive type change and there has been no significant correlation between PFT and ageing.
PDF
Benzer Makaleler
Editöre Eposta
Insanlarda Arteria Hepatica Propriaının İntrahepatik Dağılımı Ve Karaciğerin Subsegmentasyonu
Ahmet Salbacak, Refik Soylu, Taner Ziylan, Muzaffer Şeker, Selçuk Duman, Mustafa Büyükmumcu
Araştırma makalesi
Özeti
Insanlarda Arteria Hepatica Propriaının İntrahepatik Dağılımı Ve Karaciğerin Subsegmentasyonu
Intra HerapIc DIst RIbutIon Of The Proper LlepaIIe Artery And Subsegmentatıon Of The Tıver In Man
Plastik enjeksiyon ve korrozyon kast metodu uygulayarak a. hepatica propria.nın intrahepatik dağılımı incelenen bu çalışmada, fonksiyonel olarak karaciğeri sağ ve sol loblara ayıran esas lobar fissürün yüzeye! ozelliklere göre yapılan bölümlenrne çizgisine uymadığı ve fossa vesica biliaris'ten sulcus vena cava inferior'e uzanan çizginin projeksiyonuna karşılık geldiği gözlenmiştir. Subsegmentasyon seviyesinde değerlendirilebilen IS arter sistemi kadının 7'sinde (%46.66) hafif ve ileri derecede, ayrıca lobus caudatus'u besleyen arter dalcıklarının orijinlerinde varyasyonlar olduğu görülmüştür. Karaciğer üzerinde yapılacak cerrahi operasyonlarda subsegmental varyasyonlarin olabileceğinin göz önünde bulundurularak pre-operatif önlemlerin alınmasının yararlı olacağı sonucuna varılmıştır.
This study was caried out to determine the intrahepatic distributıon of the proper hepatit artery by using plastic enjection and corrosion casting methods. It was observed that the main lobar fissure, whic functional divided the liver int() right and left lobes, didn't correspond to the line that is defined based on the surface features and the main lobar fıssure correspond to the line extendıng from gal! bladcler to the fossa for the inferior vena cava. At the origin of the caudate lobe arteries and in seven fifteen casis (46.66%) of arterıal systems, which could be evaluated at the segmentation level, slight and marked size variations were observed. This results showed that it will be useful to establish the necessary precautions preoperatively because there might be subsegmental variations.
PDF
Benzer Makaleler
Editöre Eposta
Tıroid Hastalıklarında Ultrasonografi Ve Sintigrafinin Tanı Değerı
A. Galip Könençoğlu, Serdar Karaköse, Fevzi Karslı, Taner Kaya, Nahit Özcan
Araştırma makalesi
Özeti
Tıroid Hastalıklarında Ultrasonografi Ve Sintigrafinin Tanı Değerı
The DIagnostIc EffIcIency Of The VscInfIgraphy And Ultrasonography Of ThyroId DIseases
Toplumumuzda oldukça yaygın olan tiroid bezi hastalıklarının tamamına yakınının tedavi edilebilir hastalıklar olması, erken, kolay, zararsız ve ekonomik olan tanı yöntemlerinin gerekliliğini ön plana çıkarmaktadır. Yüksek rezolüsyonlu real-time ultrasonografinin yüzeyel organ ve dokuların tetkikinde kullanılmaya başlanması ile tiroid hastalıklarının tanı ve tedavisi yeni bir boyut kazanmıştır. Bu çalışmamtzda, sintigrafi ve ultrasonografi uygulanan, operasyon ile histopatolojik neticeleri kanıtlanınış olan 57 olgunun sintigrafi ve ultrasonografi bulguları operasyon bulgulaarı ile karşılaştırıldı. Ultrasonografide 2 yanlış negatif olguya karşılık sintigrafide 18 yanlış negatif olgu saptandı. Ultrasonografinin duyarlığı %96, sintigrafinin dayadığı %68 bulundu. Her iki yöntemde de yanlış pozitif olgu saptanmadı. Daha önce yapılan araştırmalar ve bizim neticelerimiz, tiroid hastalıklarının tanısında, zararsız, ucuz, non-invasiv, non-iyonize, tatbiki kolay ve duyarlılığı fazla olan ultrasonografinin, ilk ve rutin olarak kullanılması gerekli bir radyolojik tanı yöntemi olduğunu düşündürmektedir.
Almost all of the thyroid diseases, which are rather common in our society, are curable, therefore it brings the necessity of early, east, not harmful and economic methods for the diagnosis. The diagnosis and treatment of thyroid diseases have gained a new perspective with use of high-resolution realtime ultrasonography in superficial organs and tissue. In this study, scintigraphic and ultrasonographic findings of 57 cases, in which scintigraphy and ultrasonography was used and histopathological results which were proven with surgery were compared with surgery findings. Although 2 false negative cases were been in ultrasonography, 18 false negative cases were observed in scintigraphy. It was found that the sensitivity of ultrasonography was 96%, while it was found 68% in scintigraphy. In both methods no false positive cases were observed The studies which have been done formerly and our' results give the impression that in diagnosis of thyroid diseases, ultrasonography which is not harmful, cheap, noninvasive, nonionized, easily applicable and highly sensitive, is a radiologic-rnethod of diagnosis which is necessary to be used firstly and routinely.
PDF
Benzer Makaleler
Editöre Eposta
Akut Zona Zoster Nevraljisinde Tens İle Diadinamik Akımların Etkilerinin Karşılaştırılması
Osman Cem Türeli, Hasan Oğuz, Önder Kayhan
Araştırma makalesi
Özeti
Akut Zona Zoster Nevraljisinde Tens İle Diadinamik Akımların Etkilerinin Karşılaştırılması
The TherepeutIcal Effec TIveness Of Tens And DIadynamIc CurrIents On Aeute HerpetIc NeuralgIa
Akut dönemde, TENS ve diadinarnik (DD) akımların etkinliğini değerlendirmek amacıyla, bu çalışmaya 30 zona zoster nevraljili hasta alındı. Olgular rastgele yöntemle, TENS ve DD ile tedavi edilenler olıwk üzere haftada beş, toplam on seans tedavi yapıldı. Ilk gruba her seansda 30 dakika konvansiyonel tipte TENS, DD grubuna ise üçer dakika difaze fiks ve long period modülasyonları uy-gulandı. Ağrı düzeyleri vizüel sayısal skala, ve yüz skalası kullanılarak değerlendirildi,. Her iki tedavi yöntemi de üçüncü seansdan itibaren ağrı üzerine ileri derecede etkili oldu (p<0.001). Vizüel sayısal skalaya göre gruplar arasında anlamlı bir farklılık olmadığı halde, yüz skalaszna göre iki grup karşılaştırıldığında, tedaviden sonra üç ay süreyle yapılan kontrollerde, TENS diğerine istatistiksel olarak p<0.05 düzeyinde üstünlük gösterdi. iki grupta da istenmeyen yan eskiye rastlanmadı.
Thirty patients having acute herpetic neuralgia were admitted to this stucly. The patients were divided inio iwo groups randomly. One of the group was ireated with TENS while the other was treated with diadynamic (DD) currents. Both groups were received their treatments once a day or 5 times a week for two weeks. One group received convenlional type TENS for 30 minutes a day. The other group received diphase fix and long period modulations at 3 minutes intervals totalling 6 minutes a day. Roth therapeutical procedures started ta be effective significantly after their third session (p<0.001). Roth therapy found to be equally effective al the end of tenth session. Ilowever, during 3 months follow-up period TENS was found to be significanily rnore effective than DD current (p<0.05) according to fare scale. This difference observed between the groups weren't clear in visual analogy scale. The side effectes of both t•eatment weren't observed arnong the patients.
PDF
Benzer Makaleler
Editöre Eposta
Yöremizde Tespıt Edılen İnfertilite Vakalarının Değerlendirilmesi (264 Olgu)
Cemalettin Akyürek, Saim Açıkgözoğlu, Ergün Onur, Osman Yılmaz, Sema Soysal
Araştırma makalesi
Özeti
Yöremizde Tespıt Edılen İnfertilite Vakalarının Değerlendirilmesi (264 Olgu)
DIscussIon Of InfertIle Cases ThaI Where LIstablIshed To Our Zone (264 Cases)
Bu çalışmada 1.1.1988 - 31.11.1989 tarihleri arasında S.Ü. Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalında muayene ve tedavi edilen 264 infertil vakanın genel bir değerlendirilmesi yapıldı. Bunlardan 73 hasta ilk başvuru ve muayeneden sonra incelemelere devam etmediği için çalışma gurubundan çıkarılarak 191 hastanın literatür eşliğinde değerlendirilmesi yapılarak alınan sonuçlar tartışılmıştır.
In this study, 264 infertil cases that were examined and treated in deparment of Obsletrics and Gynecology, Selçuk Üniversity Facultryof Medicine, Konya, during the period of 1.1.1988 - 31.11.1989 were surveyed. 73 cases were removed from the study group because of they were not conlinue to examine after first examine and application. 191 cases in company literatür were estimaied and !heir results were discussed.
PDF
Benzer Makaleler
Editöre Eposta
Lomber Diskal Hernilerde Myelografi Ve Bilgisayarlı Tomografinin Tanıdaki Değerlerının Cerrahı Sonuçları İle Karşılaştırılması
Sırrı Akalın, Nahit Ökesli, Serdar Karaköse, Fevzi Karslı, Taner Kaya
Araştırma makalesi
Özeti
Lomber Diskal Hernilerde Myelografi Ve Bilgisayarlı Tomografinin Tanıdaki Değerlerının Cerrahı Sonuçları İle Karşılaştırılması
ComparatIort Of Myelography And Ct ResulIs WIth OperatIonal Results In Lomber DIscal HernIes.
Çalışmamızda 23 hastada 35 seviyedeki lomber diskal patolojiler myelografi, BT ile tetkik edildi ve operasyon sonuçları ile karşılaştırılarak değerlendirildi. Diskal patolojisi olan 35 seviyenin 32'si (%91.42) myelografi ile, 31'i (%87.57) BT ile tespit edildi. Elde edilen sonuçlar myelografi ile BT'nin tanı değerlerinin birbirine yakın oranlarda olduğunu göstermektedir. Çalışmamız sonuçlarına göre lomber disk hernisi di ünülen hastalarda; non-invasiv ve taibiki ko-lay bir yöntem olması, bunun yanı sıra tanı değeri myelografiye yakın olması nedeniyle BT'yi öncelikle tercih etmemiz gerektiğini düşünmekteyiz.
in our study 35 lomber discal pathologic levels in 23 patients were evaluated by myelography, CT, and discüvery en operations. In 35 levels which have discal pathology, 32 cases were fyou.nd ola by myelography (91.42%) and 31 of it by CT (87.57%) When the dignostic values of mylography and CT compared, wve see that the ratios resemble each ot her. As the resıdt of our study we need ta prefer the CT; which is a non-invasive examinaiion, practical than the myelography and diagnostic value is similar ta myelography, for the patients suspected for lomber discal patology.
PDF
Benzer Makaleler
Editöre Eposta
Tibia Cisim Kırıkları Ve Tedavi Yaklaşımları
Abdurrahman Kutlu, Recep Memik, Mahmut Mutlu, Necmettin Reis
Araştırma makalesi
Özeti
Tibia Cisim Kırıkları Ve Tedavi Yaklaşımları
The Alanagement Of TIhIaI Shaft Fraclures
Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi, Ortopedi ve Travmatoloji kliniğinde 1983 ve 1989 yılları arasında tibia cisim kırığı olan 133 hasta tedavi edildi. Çeşitli tedavi metodları ile tedavi edilen 133 hastanın 96 kapalı, 44 açık tibia cisim kırığı bu retrospektif çalışmaya konu edildi. Hastaların tedaviye başlandığı yaşı en az 13, en fazla 72, ortalama 32 yaş idi. 96 hastada yalnız tibia cisim kırığı varken, diğer 37 hastada ilave yaralanmalar tespit edildi. 7 hastada ise bilateral tibia kırığı vardı. Trafik kazaları en fazla kırığı oluşturan sebep olmuştur. Hastalar en az kırığın klinik ve radyolojik iyileşmesine kadar takip edildiler. Yapılan değerlendirmede, tibia kırıklarının kapalı ve cerrahi metodlarla tedavisi sonucu oldukça tatminkar sonuçlar elde edildi.
A retrospeetive study was done of the treatrnent of closed and open fractures of the tibia in 133 patients with 140 fractures. These patients vith shafi fractures of tibia were treated at the Department of Orthopaedics and Trawıatology of the Selçuk Oniversitiy Hospital, between 1983 and 1989 The mean oge al initiation of treatrnent was 32 years. Their ages ranged from 13 to 72 years old. ln all, 96 fractures were closed and 44 were opera. Traffic accidents were the most cause of the injury. In 96 patients, the tibial fracture was the only inju.ry, i,x 37 patients other injuries also were present. 7 patients had bilaterall tibial fractures. The patients were followed al least unlu/ to clinical and radiographical union of the fracture. Iri (his series, the overall succes rates in healing of the fractures with open and closed method_v were highly satisfactory
PDF
Benzer Makaleler
Editöre Eposta
Yeni Povidone-İodine/pvp Solisyonu Ve Aprotininin Karın İçi Yapışıkları Önlemedeki Etkılerı
Ömer Karahan, Şakir Tavlı, Mustafa Şahin, Adil Kartal, Yüksel Tatkan
Araştırma makalesi
Özeti
Yeni Povidone-İodine/pvp Solisyonu Ve Aprotininin Karın İçi Yapışıkları Önlemedeki Etkılerı
The Effects Of A New PovIdone-Iodınelpvp Solutıon And AprotInIn In Preventıon Of Intraperttoneal Adheston
Her iki cinsten 30 Wistar rata ketamin hidroklorür anestezisi altında 4 cm. lik median kesi ile laparatomi yapıldı. Omentum 3 ayrı yerinden 310 ipekle bağlandı. Karın ön duvara sağ yarısında 3cm x 0.5cm. boyutlarında periton-adale defekti oluşturuldu. Budefekt 10 adet 310 tek tek ipek dikişte kapattldı. Denekler 10'ar ratlık üç gruba ayrıldı. Birinci gruptakilerin karın boşluğuna hiçbir madde verilmeyip kontrol grubu olarak alındı. İkinci gruptakilerin periton boşluğuna 50.000 Ü. aprotinin, son gruptakilerinkine ise 2 ml. yeni povidoneiodine/PVP solüsyonu verildi. Bir hafta sonra radar öldürülerek karın içi yapışıklar değerlendirildi. Aprotinin ve povidone-iodine/PVP gruplarındaki yapışıklıklar kontrol grubundan daha az bulundu (p<0.01). Son iki grup arasında fark yoktu (p>0.05). Her iki maddenin karın içi yapışıklıkları önlemede etkili oldukları sonucuna varıldı.
Thirty Wistar rats were anesthesizeci with k.etamine hydroclorure and the abdornen was opened thorough a midline incision 4 cm. tong. Omenturn was tied with 310 black silk suture.rnaterial in 3 clifferent paris and on the right side, 3 x 0,5 crn. patches of the parietal peritoneum and underlying mus.cle were resected. The resuitant defect ciosed with inderrupted 310 black silk suture. We formed 3 groups each including 10 rats. The first group was control with no instillate. second group, 50.000 U of aprotinin and in third group 2 nıL of new poviclone-iodine1PVP solution was injected into the periitoneal cavity. All rats were sacrified at one week and assessment -of adhesion formation was made. Treatrnent with aprotinin and povidone-iodinelPVP SOlidit:»8 resulted in fewer adhesions then controls (p 0.01). There was no significant difference between group 2 and 3 (p> 0.05). in conclusion, this study shows that aprotinin and povidone lodine/PVP solution are both effective in reducing peritoneal adhesions.
PDF
Benzer Makaleler
Editöre Eposta
İntrahepatik Kolestaz
Ömer Karahan, Adnan Kaynak, Adil Kartal, Mustafa Şahin, Şakir Tekin, Serdar Yol, Ahmet Candan Durak
Araştırma makalesi
Özeti
İntrahepatik Kolestaz
IntrahepatIc CholestasIs
Kliniğimizde intrahepatik kolestazlı 11 hasta tedavi edildi. 6'st bayan, 5"i erk.ekti ve yaş orialam-alan 46.1 (23 ile 69 arasında) idi. Bu hastaların şikayet ve fizik muayene bulgulan ekstrahepatik tıkanma sarılığını anderıyordu. Hastaların hepsinde özellikle direkt bilirubin olmak üzere toial bilirubin değerleri yüksekti. Alkalen fosfataz 11 hastanın 10'unda yüksekti. SGOT 7 hastada, SGPT 8 hastada yüksekti. Hastaların ultrasonografik incelemesinde, hepsinde intrahepatik safra yolları normaldi. 10 hastada ekstrahepatik safra yolları normal, birinde ise şüpheli safra taşı imajı elde edildi. Perkutan transhepatik kolanjiografi (PTK) 8 hastaya uygulandı, 6'sında uygulama başardı idi. 6 hastanın Tinde ekstrahepalik safra yolları ve duodenwrıa safra akışı norınaldi. Bir hastada ise fonk-siyon gösteren koledokoduodettostorni saptandı. Hastaların hepsine medikal tedavi uygulandı, biri hepatorenal sendromdan öldü. • Intrahepatik kolestaz ekstrahepatik kolestaıla kanşabilir ve gereksiz operasyona gidilebilir. Oysa ultrasonografi ve PTK gibi görüntüleme yöntemlerinin kullanılması ile intrahepatik kolestazı teşhis etmek kolaydir.
Eleven patients with ıntrahepatic c:holestasis were treated in our clinic. Sir patıents were female and 5 mala, the mean age was 46.1 (23 to 69). The complainis and physical findings of patients 'vere compatable with obstructive jaundica. To-laf bilirubin was high lt al! patients, especially direci bilirubin levefs. Alkaline phosphatase was high in 10 patients and normal in 1 patient. SGOT was high in 7 patients and SGPT was high in 8 patients. Ultrasonographic examination revealed that intrahepaiic bile ducts were normal in all patients and extrahepatic bile ducts were normal in 10 patients and suspicious bile stone iınage was obtained in 1 patient. Percutaneous transhepatic cholangiography (PTC) was performed in 8 patıents and we were suc-cessful in 6 of (hem. In 5 of 6 patients, extrahepatic bile ducts and bile flow to duodenum was nor-mal. In 1 patient, functional chaledochoduodenosiomy was determined. Ali pıotisıtts received rnedical therapy and one patient died due to hepatoremal syndrome. In‘rakepasic cholestasis olay be confu.sed with extrahepatic cholestasis and resmit in unnecessary operation. It is easy to diagmose intrahepatic cholestasis if imaging technıcs such as ultrasonography and PTC tire used.
PDF
Benzer Makaleler
Editöre Eposta
Konya Bölgesinde Abo Ve Rh Kan Gruplarının Sıklığı
Ümran Çalışkan, Haluk Yavuz, Hasan Koç, Dursun Odabaş
Araştırma makalesi
Özeti
Konya Bölgesinde Abo Ve Rh Kan Gruplarının Sıklığı
Frequency Of Abo And Rh Blood Groups In Konya RegIon
Selçuk Üniversitesi Eğitim. ve Araştırma Hastanesi Kan Merkezinde, 1985-1990 yılları arasında, 35170 kişide bakılan kan gruplarının sıklığıincelendi. A grubu %45.06, B grubu %15.63, AB grubu %7.12, O grubu %32.21 oranında bulundu. Rh (+) kanların sıklığı %87.4, Rh (-) kanların sıklığı ise %12.6 olarak tespit edildi.
The distribution of ABO and Rh blood groups of 35170 people was evaluaied in the blood bank of Selçuk Üniversity Training and Research Hospital between 1985-1990 The frequencies of A, B, AB, O, Rh (+) and Rh (-) blood groups vere 45.06%, 15.63%, 7.12%, 3221%, 87.4% and 12.06%, respectively.
PDF
Benzer Makaleler
Editöre Eposta
Subtotal Sistektomide İleal Artifisyel Mesane (interstisyel Sıstitde Ileosistoplasti Uygulaması Nedenıyle)
Mehmet Arslan, Kadir Yılmaz, Mehmet Kılınç, Celal Sönmez, Ahmet Öztürk, Atilla Semerciöz, Halim Bozoklu
Araştırma makalesi
Özeti
Subtotal Sistektomide İleal Artifisyel Mesane (interstisyel Sıstitde Ileosistoplasti Uygulaması Nedenıyle)
Subtotal Cystectomy Andal Artıfıcal Bladder (due To Ileocystoplasty Applıcatıon In Interstıtıal System)
Kronik interslisyel sistit, tüberküloz sistit ve diğer nedenlere bagh olarak ortaya çıkan, ağrılı semptomlar gösteren ve medikal tedaviye cevap alınamayan kontrakte mesane vakalarındaareterokiiteneostorni, coofey operasyonu, ileal loop, enterosisioplasti v.b. uygulanmakta ve ileosistoplasti operasyonu bu hastaların yaşam kalitesini yükseltmektedir. interstisyel sistit nedeniyle kliniğimizde uyguladıgımız bir ileosistoplasiinin sonuçları gözden geçirilmiş ve bu vakalarda uygulanmasının yararı ortaya konmuştur.
Chronic interstitiel cystilis, tuberculous cystilis and related coniracted bladder causes a coditien which can not be itnprove by medication and bladder irrigation and patients suffer from persistent vesical pain. Ureterocuianeostomy, ileal loop, sigınoid conduiı and enterocysıoplasty can be used for this patienis. Augmentation cystoplasty improve the quality of life considerably. The result of an augtnentation cystoplasty done and its usefulness is presented bere irt this article.
PDF
Benzer Makaleler
Editöre Eposta
Renal Pelvisin Skıjamöz Hücreli Karsinoması
Lema Tavlı, İbrahim Ünal Sert, Şakir Tavlı, Alaaddin Vural, Özden Vural
Araştırma makalesi
Özeti
Renal Pelvisin Skıjamöz Hücreli Karsinoması
Skıjamous Cell Carcınoma Of Renal Pelvıce
Bu yazıda, taştı piyonefrozisle birlikte görülen, renal pelvisten kaynaklanmış bir skuamöz hücreli karsinoma vakası literatür bilgileri ile birlikte, bulgular tartışılarak sunuldu.
in this article, a case of renal pelvic squamous cell carcinorn.q is presented and relevant literatüre was discussed.
PDF
Benzer Makaleler
Editöre Eposta
Mesane Tümörleri
Kadir Yılmaz, Mehmet Kılınç, Atilla Semerciöz, Ahmet Öztürk, Halim Bozoklu, Veli Sututan, Celal Sönmez
Araştırma makalesi
Özeti
Mesane Tümörleri
Bladder Tumors
1974-1982 yılları arasında Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalına mesane tümörü nedeniyle baş vuran 99 hasta ile, 1983-1989 yılan arasında Selçuk Üniversitesi, Tip Fakültesi Üroloji Anabilim Dalına mesane tümörü nedeniyle baş vuran 91 hasta da tümörün cinse, yaş gruplarına, mesleklere, lokalizasyonuna ve histopatolojisine gre dağılımı araştırılarak, uygulanan tedavi yöntemleri değerlendirildi. Bu hastaların tedavisinde önceki yılarda parsiyel sistektomi ön planda iken son yıllarda T. U. R. 'un tedavide ilk sırada yer aldığı tespit edildi.
The study on bladder turnors was carried Gut al the Dep!. of Urology of the two University's school of medicine. The patients 99 of thern were adtnitted to the Dept. of Urology, school of Medicirte, Dicle Universt, Diyarbakır from 1974 to 1982 and 91 patients were admitted to the Urology Dept. School ofg Medicine, Selçuk Universty Konya from 1983 to 1989. The bladder turnors were classified according ta age groups, occupotion, jobs, localsotion and histopathology of the lumors and therempoethic methods administered were evaluated according to the classification. Our work shows that iniiial treatment partiel systeotorny was replaced later an by threapy.
PDF
Benzer Makaleler
Editöre Eposta
Çocuklarda Menengokok Hastalığı (63 Vakanın Değerlendirilmesi)
Haluk Yavuz, Hasan Koç, Ümran Çalışkan, Dursun Odabaş, Mustafa Böncü, İbrahim Erkul
Araştırma makalesi
Özeti
Çocuklarda Menengokok Hastalığı (63 Vakanın Değerlendirilmesi)
MenIngocaccal DIsease In ChIldren (revIew Of 63 PatIents)
Menengokok enfeksiyonları bazen menengokolcsemi ve menenjit yaparak, önemli derecede mortalie ve morbiditeye yol açmaktadır. Son yıllarda dünyanın birçok yerinde olduğu gibi, bölgemizde de, menengokok hastalığı olan hasta sayısında, önemli artış görülmektedir. Bu araştırmada S.Ü. Eğitim ve Araştırma Hastanesine yatırılarak tedavi edilen 63 hasta değerlendirilmiştir.
Meningococcal infections sometimes leads to meningococceınia and meningiiis which cause high rnortality and morbidity. in recent years, as observed elsewhcre iıt ihe world, in our region the number of patients with meningococcal disease are seriou.sly being increased. in this study, 63 patients with meningococcal disease were evaluaied at the Selçuk University Research and Training Hospital.
PDF
Benzer Makaleler
Editöre Eposta
Perıferık Akciger Lezyonlarının Ayırıcı Tanısında Ultrasonografik Bulguların Dırek Akcığer Radyogramları İle Karşılaştırılması
Saim Açıkgözoğlu, Kemal Ödev, Kemal Balcı, Mustafa Erken, Ahmet Candan Durak, Alaattin Vural
Araştırma makalesi
Özeti
Perıferık Akciger Lezyonlarının Ayırıcı Tanısında Ultrasonografik Bulguların Dırek Akcığer Radyogramları İle Karşılaştırılması
ComparIson Of UltrasonographIc FIndIngs WIth Together Chest Roentgenograms In The DIfferentIal DIagnosIs Of The PerIpherIc Lungs DIseases
Periferik komşuluğu olan akciğer lezyonlarım ultrasonografi (US) ile incelemek mümkündür. US bu lezyonlarını kistik ve solid oluşlarını ayırmada ve plevral sıvı ile beraber olan solid yapıyı görüntüIemede başarılıdır. Çalışma kapsamına alınan 57 hastanın 49(%86) unda kesin klinik sonuç alındı. 49 hastadan 25 (%51) inde akciğer tümörü, 6(%12) sında pnömoni, 6 (%12) sında kist hidatik, 3(%6) önde enkapsule sıvı, 2(%4) Binde abse, 1 (%2) inde sol ventrikül anevrizması ve 1 (%2) inde perikardial kist hidatik saptandı. Konsolidasyonlar, hipoekojen ve içinde dallanan hiperekojen tübüler yapılar içeren solid kitleler şeklinde görüntülendi. Tümoral yapılar ise daha ekojen ve homojen solid olarak göründilendi. Atelektaziler tümörlerden daha hipoekojen, içinde yer yer vasküler ekolar olan oluşumlar şeklinde görüntülendi.
Lesions in the peripheral lung area chest roentgenograms may be examined by ultrasonography. Solid and cystic lesions may be differentiated with ultrasonography (Us). ln 49 of 57 patients the US diagnosi.s of cases was correct. In 25(%51) of 49 patients lung !umar was diagnosed. In 6(%12) cases pneumonia, in 6(%12) cases hydatid cyst, in '" 5(%6) cases empyerna. in 3 (%6) cases encapsuie fluid collection, in 2(%4) cases absces5', in 1(%2) cases left ventrikül anevriysm and in 1(%2) case pericardial hydatid cyst were diagnosed. Consolidations were imagined in solid structures that include hypoechoic and branching sutructures. Tumors were imagined ta be more echogenic and homogeneus solid maseses. Atelectasis waüs imagined in structures consist of hypoechois bronchial and vascular echoes.
PDF
Benzer Makaleler
Editöre Eposta
Akut Apendisit Tanısında Ultrasonografinin Tanı Değeri
Adil Kartal, Kemal Ödev, Bilge Çakır, Mustafa Erken, Saim Açıkgözoğlu
Araştırma makalesi
Özeti
Akut Apendisit Tanısında Ultrasonografinin Tanı Değeri
Value Of The Ultrosonography In The DIagnosIs Of Acule AppendIcItes
Akut apendisit öntanısı alan 19 hastaya ultrasonografik (US) inceleme yapıldı. Bir hastada kesin tanıya gidilemedi. 2 hastada postoperatif over torsiyonu bulundu. 17 hastada US tandart klinik bulgularla doğrulandı. US ile %89 oranında doğru sonuç elde edildi. Periapendiküler absesi olmayan hasialarda apendiks normalden büyük, hedef şeklinde görüldü. Periapendiküler abse gelişen olgularda hedef şekli bütünlüğünün bozulduğu görüldü.
19 patients suspected of the diagnosis of acute appendicitis were examined with ulirasonography (US). Definitive diagnosis was not reported in one case. in 2 patients, postoperative °Yarkın torsion was reported. in 17 patients, the US diagnosis was provided with cilinical findings. The US diagnosis (%89) was correct. Appendix is seen in target configuration and greater !han normal in patients not having preappendicülar abscess. Target configuration is not seen in patients occurence periappendicüler abscess.
PDF
Benzer Makaleler
Editöre Eposta
Jinekolojik Pelvik Patolojilerde Us Ve Bt Nin Tanı Değerı
Saim Açıkgözoğlu, Kemal Ödev, Oktay Işık
Araştırma makalesi
Özeti
Jinekolojik Pelvik Patolojilerde Us Ve Bt Nin Tanı Değerı
The DIagnostIc Values Of Us And Ct In GynecologIcal PelvIc PathologIes
Pelvik kitle tanısı ile pelvik ultrasonografi (US) yapılan olgulardan 41'inde hastaya US ile pelvik patoloji tanısı konuldu. Bu olgulara pelvik bilgisayarlı tomografik (BT) inceleme yapılarak US ve BT nin bulgu ve tanılarını literatür ışığında tanıştık.
Definitive diagnosis was made on 41 female patienıs diagnosed to suffer from pelvic ınassa and subjected to US. CT examination of these cases were ıncıde and the US CT findings obtained discussed lin the light of literature.
PDF
Benzer Makaleler
Editöre Eposta
Nervus Vagus Schwannomu
Nahit Ökesli, Adnan Kaynak, Mikdat Bozer, Ali Küpelioğlu, Ömer Karahan
Araştırma makalesi
Özeti
Nervus Vagus Schwannomu
Schwannoma Of The Vagus Nerve
Bu yazıda bir Nervus Vagus schwannomu bildirilmektedir. Olguya von Recklingkıusen hastalığı eşlik etmektedir. Yazıda N. Vagus schwannomu ile von Recklinghausen hastalığı arası ilişki incelenmektedir. Ayrıca baş-boyun bölgesinde kitle ile başvuran havalarda ayırıcı tanıdaki önemi vurgulanarak literatür gözden geçirilmiştir.
in this manuscript a cervical vagal schwannomo is reported. Von Reckiirzklıausen disease was associated to the schwannoma. The relationship between two entilles is discussed. The imporiance of the vagal schwannoma in the dillerantial diagnosis of the head-neck massed rs impressed and the pertinent literature reviewed.
PDF
Benzer Makaleler
Editöre Eposta
Fetal Anomalilerin Ultrasonografik Ozellikleri
Saim Açıkgözoğlu, Kemal Ödev, Cemalettin Akyürek, Mustafa Erken, Sema Soysal
Araştırma makalesi
Özeti
Fetal Anomalilerin Ultrasonografik Ozellikleri
Ultrasound Propertıes Of Fetal Anomalıes
Bu çalışmada ultrasonografi (US) ile intrauterin olarak tespit edilen 8 fetal anomali olgusu nedeni ile elde edilebilen literatürler ışığında US ile tespit edilebilen fetal anomaliler değerlendirildi.
in Mis article, it was diagnosed with ultrasonography eight fetal abnorrnalities observed during intrauterine period. Moreaver, literature knowledges were reviewed.
PDF
Benzer Makaleler
Editöre Eposta
Akciğerde Deneysel Sekonder Hıdatidoz
Mehmet Yeniterzi, Adil Kartal, Mustafa Şahin, Yüksel Arıkan, Ramazan Kadak, Osman Yılmaz, Hasan Solak, Tahir Yüksek, Ömer Karahan
Araştırma makalesi
Özeti
Akciğerde Deneysel Sekonder Hıdatidoz
Experımental Secondary Hydatı‘losıs In Lung
Klinik gözlemlerimizde nüks akciğer kisl hidatiğine pek rastlamadığınız halde, karaciğerde sekonder hidatidoz gelişiminin yüksek bir oranda olduğu dikkati çeknıektedir. Akciğer& deneysel hidatidoz oluşturmak maksadıyla akciğer ve karaciğer ikisi hidatiğindeki kaya suyundan haztrlanan materyaller, tavşanların akciğer parankimlerine ve periton boşluklarına inoküle edildi. Tavşanlar on dördüncü hafta sonunda eksplore edildiklerinde, her iki grup içinde anlamlı olarak akciğer sekonder hidatidozu oluşturulabileceği gösterildi (p<0.01). Bu nedenle hidatidozlu tüm vakalarda, sekonder hidatidozdan korunmaya yönelik cerrahi tedbirlerin dikkate alınması gerektiğini vurgulamak isteriz.
In our experience, recurrence of lung hydatid cyst is not common, although liver hydatic cysts have high recurrence rale. In order to evolve experimental hydatic cysts in lung, we inoculated the hydatic fluid.s. of liver and lung hydatic cysts ta the lungs and peritoneal cavities of rabbits. The aniınals were sacrıfied at 14'h week and in exploration, there were hydatic cysts in lungs and pleura in boih groups and it was signıficant statistically (p<0.01). conclit.yion, we recomınend that care mut be taken ta prevent the patients with hydatid disease from secondary hydatidosis.
PDF
Benzer Makaleler
Editöre Eposta
Perıferık Yalancı Anevrizmalar
Sami Ceran, Mehmet Yeniterzi, Hasan Solak, Özkan Akkoç, Gökalp Özgen, Şükrü Bülent Özer
Araştırma makalesi
Özeti
Perıferık Yalancı Anevrizmalar
Pertpheral False Aneurysms
Çalışmamız, 1977-1987 yılları arasında D.Ü. Tıp Fakültesi Göğüs-Kalp-Damar Cerrahisi Anabilim Dalında tetkik ve tedavisi yapılan 41 periferik travmatik yalancı anevrizmalı hastayı kapsamaktadır. Bu 41 hastaya, 43 operasyon uygulandı. Sonuçla hastaların periyodik takiplerinde normal nabazanlar tespit edildi.
in this study, 41 patients with peripheric traumatic false aneurysm ireaied in otu- clirxic between 1977-_1987 were investigated. 43 opera_tion were perfomed in 41 patienis_LAim_ al periodic follow tip of the patients, normal pulses were felt.
PDF
Benzer Makaleler
Editöre Eposta
Kolesteatomalı 57 Kronık Otitis Medıa Olgusuna Ait Preoperatif, Operatif Ve Postoperatif Bulgular Ve Sonuçlarin Analızı
Faruk Yıldız
Araştırma makalesi
Özeti
Kolesteatomalı 57 Kronık Otitis Medıa Olgusuna Ait Preoperatif, Operatif Ve Postoperatif Bulgular Ve Sonuçlarin Analızı
PreoperaIIve, OperatIve And PostoperatIve FIndIngs And AnalysIs Of Results Related To 57 PatIents WIth ChronIc OtIlIs MedIa WIth Cholesteolarna
1982-1987 Yılları arasında Eskişehir dava Ilastahanesinde 57 kronik milis ntedia kolesteatonıalt olgu ameliyat edildi. Bu olgulara ait tüm bulgu ve sonuçlar tesbit edilerek literatür ile karşılaştırddı. Kolesieatoma cerrahisindeki anlayışımız ve bir süredir tatbik ettiğimiz muskulofasiaperiostal fleb ile radikal kavitenin parsiyel obliterasyonu tekniği ile ilgili tecrübelerimiz sunuldu.
57 patients with chronic otilis media with cholesteatoma were operated on in Air Force Hospital in Eskişehir between 1982-1987. Al! Findings and resulis relating ta these patients have been established and compared with the literature. Our concept about cholesteatorna surgery and partiel obliteration of the radikal caviiy with musculafaciaperiost fleb which we have been involved in applying for sornetime is represented.
PDF
Benzer Makaleler
Editöre Eposta
Pnömatozis Sistoides İntestinalis
Lema Tavlı, Şakir Tavlı, Nahit Ökesli, Ömer Karaaslan, Osman Yılmaz, Özden Vural
Araştırma makalesi
Özeti
Pnömatozis Sistoides İntestinalis
PneumatosIs CystoIdes IntestInalIs
Bu yazıda, bir pneumatosis cysteides intestinalis vakası sunularak, literatür bilgileri ile birlikte, bulgular tartışılmıştır.
In this article, a case of pneurnatosis cystoides intestinalis is presented and relevant literature was discussed.
PDF
Benzer Makaleler
Editöre Eposta
Mezenter Kistının Sebep Olduğu Bir Barsak Tıkanması Vakası
Ömer Karahan, Yüksel Tatkan, Engin Günel, Mustafa Şahin
Araştırma makalesi
Özeti
Mezenter Kistının Sebep Olduğu Bir Barsak Tıkanması Vakası
A Case Of IntestInal ObstrucIIon Due Lo MesenterIc Cyst
Mezenterik kistler benign, uniloküler veya rnultiloküler yapıda, nadir görülen lezyonlardır. Nadir olmalarına karşılık bilhassa çocuklarda ölümcül komplikasyonlara sebep olabilmektedirler. Bu yazıda 3 aylık bir bebekle jejunumda basıya bağlı tıkanma oluşturan bir mezenter kisti vakası sunulmuştur.
Mesenterk cysts are uncom.rnon, benign, ımilocular ör multilocular cysts. Although !hese are rarely in population, !hey may present with potential life-threatening complications especially in children. in ankle a case of jejunal obstruction due to mesenteric cyst in a 3 morıthold infani was described.
PDF
Benzer Makaleler
Editöre Eposta
İdyopatik Konstipasyonun Tedavısınde Cerrahinin Yerı
Yüksel Tatkan, Ömer Karahan, Adil Kartal, İrfan Tunç, Mustafa Şahin
Araştırma makalesi
Özeti
İdyopatik Konstipasyonun Tedavısınde Cerrahinin Yerı
SurgIcal IndIcatIon In PatIents WIth IdIopathIc ConstIpatIon
Kronik idyopatik konstipasyon tanesi konan ve uzun yıllar hekim kontrolündeki medikal tedaviden yararlanmayan 4 hastaya cerrahi tedavi uygulandı. Yakınmaları ortalama 10 yılı kapsamaktaydı. Yine ortalama 12 günde bir, ilaç kullanarak, geç ve güç defekasyon yapıyorlardı. 3 hastaya sigrnoidektomi, birine de sol hemikolektomi uygulandı. Postoperatif erken ve geç dönemlerde defekasyon işlevinde önemli düzelmeler görüldü.
Foto patients with chronic idiopathic constipation who had medical treatment for many years, underwent surgical treatment. They had complains for 10 years and defecaled once every 12 days, although !hey had medication. Sigmoidectorny was performed in 3 patients and one patient had left hernicolectomy. Defecation processes were improved significantly during postoprative early and tate periods.
PDF
Benzer Makaleler
Editöre Eposta
Bir Yaka Dolayısıyla Nadır Görülen Alkalescens-Dispar (a-D) Grubu Bakteriler
Halil Özerol, A. Zeki Şengil, Bülent Baysal
Araştırma makalesi
Özeti
Bir Yaka Dolayısıyla Nadır Görülen Alkalescens-Dispar (a-D) Grubu Bakteriler
On The OccasIon Of A Case Uneommon To Be Seen Alkalescens-DIspar (a-D) Group BacterIa
18 yaşında, vaginal akıncı ve genital bölge kaşıntısı şikayeti ile Kadın Hastalıkları ve Doğum ABD polikliniğine müracaat eden bir havadan üretilen gram-negatif bakterilerden serolojik olarak Alkalescens-Dispar grubuna uyan bir suş ayırt edilmiştir. E. coli türleri ile yakın akraba olan bu türün nadir bir grup oluşu nedeniyle yayınlanması uygun görülmüştür.
A strain of bacteria has been serologically identified as Alk.alescens-Dispar from gram-negative bacteria grow from a 18 years old patient applied to Gynecology and obstetric Department witi complaints of vaginal discharge and genital area icihing. Since (his group iv cliskvely related to F. coli strains we have decided to report it.
PDF
Benzer Makaleler
Editöre Eposta
Juvenil Larengeal Papillomatozis
Ziya Cenik, Yavuz Uyar, Harun Doğmuş
Araştırma makalesi
Özeti
Juvenil Larengeal Papillomatozis
JuvenIle Laryngeal PapIlloma
Juvenil larengeal papillomatozis sıklıkla çocukluk çagında larenkste görülen benign karakterde neoplazmadır. Adult tipi de bulunmasına rağmen juvenil tipe göre oldukça az görülür. Juvenil laren-geal papillomatozis tanısı konulan 18 yaşındaki bir yaka takdim edilmiştir.
Recurrent Respiratory Papillomatosis is the benign neoplazm of the larynx unıally seen in early childhood. Although there is an adult form it is exceptionally rare when we compare with the juvenil form. 18 years old patient with juvenile laryngeal papillomatosis was presented.
PDF
Benzer Makaleler
Editöre Eposta
Eğilmiş Küntscher Çivisinin Çıkarılması
Abdurrahman Kutlu, Recep Memik, Necmettin Reis, Mahmut Mutlu
Araştırma makalesi
Özeti
Eğilmiş Küntscher Çivisinin Çıkarılması
The Removal Of A Bend NaIl
Intramedüller çivi uygulamaları femur cisim kırıklarında sık uygulanan bir cerrahi işlemdir. Bunların çeşitli komplikasyonları olabilmektedir. intramedüller çivilerin eğilme durumu nadir görülür ve çıkarılması önemli bir cerrahi problem oluşturur. 17 yaşında bir hasta, bir başka merkezde femur cisim kırığı nedeniyle Küntscher çivisi ile cerrahi tespit yapılmış ve ameliyat sonrası üçüncü ayda düşmeye bağlı uyluğunda eğilme olmasıyla kliniğimize müracat etmiştir. Radyografide Küntscher çivisinin eğildiği tespit edildi. Özel cerrahi uygulama ile çivi kesilerek çıkarıldı ve tekrar Küntscher çivisi ile cerrahi tespit uygulandı.
Intrarnedullary nailing has the braadest applicatiorz for the fetnoral shaft fracture. Various cotrıplications of the fixation device may occur at the postoperative period_ A rare con2plications of femoral nailing is the bend nail. Removal of a grossly clefortned intratnedullary nail can create a serious surgical problem. A 17 year-old boy was referred us for evaluating, cornplaining of deformity of the thigh after he fell. Ile was initially operated at an outside hospital for the fernoral shaft fracture with (.2 Küntscher nail. There was a bend nail radiographically. This problem was corrected by cutting and removal of the bend nail. This is accompolished with special surgical procedure. After the removal of the bend nail, the fracture has been internally fixed with a Küntscher nail.
PDF
Benzer Makaleler
Editöre Eposta
Kliniğimizde Görülen 4 Krukenberg Tümörü Olgusu
Cemalettin Akyürek, Ergün Onur, Lema Tavlı, B. Kara
Araştırma makalesi
Özeti
Kliniğimizde Görülen 4 Krukenberg Tümörü Olgusu
4 Krukenberg Tumor Cases WhIch DIagnosed In Our ClInIc
1988-30.6.1989 tarihleri arasında S.Ü. Tıp Fakültesi Kadın-Doğum kliniğinde görülerek teşhis ve tedavi edilen 4 Krukenberg Tümörlü hastanın değerlendirilmesi ve tedavisi literatürle beraber incelenerek sunulmuştur.
This study presents 4 Krukenberg cases which were diagnosed between the years 1.1.1988-30.6.1989 in Medical School of S.ü. Treatmeni courses and clinical aspects were discussed with a review of literature.
PDF
Benzer Makaleler
Editöre Eposta
İleosigmoid Düğümlenme
Ömer Karahan, Yüksel Tatkan, Yüksel Arıkan, Adil Kartal
Araştırma makalesi
Özeti
İleosigmoid Düğümlenme
IleosIgınoId Knot
1986-1989 ydları arasında S.Ü. Tip Fakültesi Genel Cerrahi Kliniğinde görülen iki ileosigmoid düğümlenme yakası takdim edilmiştir. Bu vakalar nedeniyle ileosigmoid düğümlenme gözden etiopatogenezi, klinik özellikleri, tanı ve tedavisi tartışılmıştır.
in ıhis article 2 cases reported with ileosigmoid knot which had been diagnosed in the General Surgery Department of Medical Faculty at Selçuk University, between 1986-1989. Because of this cases, ileosigmoid knots have been considered and its etiopathogenesis, clinical features, diagnosis and treatment have been discused.
PDF
Benzer Makaleler
Editöre Eposta
Koledok Kistlerinde Teşhıs Ve Tedavi
Ömer Karahan, İrfan Tunç, Adnan Kaynak, Yüksel Tatkan, Alaattin Vural
Araştırma makalesi
Özeti
Koledok Kistlerinde Teşhıs Ve Tedavi
DIagnosIs And Treatment Of Choledochal Cysts
Bu çalışmada iki erkek çocukta teşhis ve tedavi edilen koledok kistleri sunulmuştur. Olgulardan birinde ultrasonografi ve intravenöz kolonjiografi, diğerinde ise ultrasonoğrafi ve hepatobiliyer sintigrafı ile tanı konuldu. Tedavi olarak birine koledokokistoduedonostomi, digerine Roux-en-Y şeklinde koledolcokistojejonostomi yapılmıştır. Her iki olguda bu ana kadar semptomsuzdu.
Two patients, 11 and 12 years old treated for choledoc cysts are presented, One of :hem was diagnosed by ultrasonography and the other by uhrasonography and hepatobiliary scanning technics preoperatively. One patiem undenvent choledochocystoduodonostomy and the other Roux-en Y choledochocystojejunostomy. They had no complaints postoperatively.
PDF
Benzer Makaleler
Editöre Eposta
Noonan Sendromu
Sevim Karaaslan, İbrahim Erkul, Kenan Şen
Araştırma makalesi
Özeti
Noonan Sendromu
Noonan Syndrome
Her iki dirsek, el baş parmağı eklemlerinde fleksiyon kontraktürleri, her iki ayağın ikinci parmağının dışa, dört ve beşinci parmaklarının içe doğru klinodaktilisi şeklinde anomalilere sahip olan Noonan sendromlu bir bebekle, Noonan fenotipinin bazı özelliklerini gösteren babası sendromun nadir raslanması nedeniyle takdim edildi.
We have reported are infant with Noonan Syndrome that has some anomalies of flexion contracilues of the elbows and first fingers of both hands, and the clinodactyl of toe fingers such that: The second toe fingers showed outward protrution while the fourth and fifth toe fingers showed iward protrution. Also, his faiher showed some phenotypic anowalies of Noonan Syndotne. We have writien this case report becalue of the rarity of the syndrome.
PDF
Benzer Makaleler
Editöre Eposta
Bir Porselen Safra Kesesi Vakası
Ömer Karahan, Adil Kartal, Yüksel Tatkan, Serdar Yol
Araştırma makalesi
Özeti
Bir Porselen Safra Kesesi Vakası
A CalcıfIed GalIbladder Case
Eylül 1989'da müracaat eden bir porselen safra kesesi yakası ameliyat edilmiş ve kolesisiektomi yapılmıştır. Nadir ve demonstratif olan yaka takdim edilerek bu konu kısaca incelenmiştir.
A calcified gallbladder case was operated in Septernber 1989, cholecysiectorny was performed. As this is very rare and demonstrative we presented the case and explained the subject briefly.
PDF
Benzer Makaleler
Editöre Eposta
Plevral Tutulma Gösteren Bir Multipl Myeloma Vakası
Şamil Ecirli, Hasan Hüseyin Telli, Mehmet Polat, Andaç Argon, Mehmet Gök
Araştırma makalesi
Özeti
Plevral Tutulma Gösteren Bir Multipl Myeloma Vakası
A Case Of Plevral Involvement From MultIple Myeloma
Multipl myelomada plevral tutulma seyrek olarak görülür. Hastalığın teşhisinden 5 ay sonra plevral tutulma görülen 66 yaşında bir erkek hasta takdim edildi.
Plevral involvemenı from multiple myeloma is reported infrequently. A Patient presented bere who was 66 years old man. lt was seve plevral involvement after 5 MOMIIS diagnosis of the disease.
PDF
Benzer Makaleler
Editöre Eposta
Hepatite Bağlı Aplastik Anemi
Şamil Ecirli, Hasan Hüseyin Telli, Mehmet Bitirgen, Mehmet Polat, Andaç Argon
Araştırma makalesi
Özeti
Hepatite Bağlı Aplastik Anemi
PusthepatItIs AplastIc AnemIa
Aplastik anemi vakalarının bir kısmı infeksiyöz hepatiti takiben Aplazi genellikle non-A, non-B hepatiti takiben olur, fakat batan A ve B hepatiti ile birlikte görülebilir.Aplazi şiddetli olur ve sıklılda fatal sonuçlanır.Ölümle sonuçlanan, hepatit sonrası meydana gelmiş iki aplastik anemi yakasını takdim ettik.
A number of cases of aplastic anemia have been reported following infectious ıtepatitis. Aplazsa has usually followed non-A, non-13 hepatitis bul on occasion has been associated with types A and B. The aplasia becomes severe and frequently has a fatal outcorne. We presenled two posthepatiiis aplastic anemia patients who were died.
PDF
Benzer Makaleler
Editöre Eposta
Pseudomonas Menenjiti
Ahmet Saniç, Bülent Baysal, Emine İnci Tuncer, Mehmet Bitirgen, Andaç Argon
Araştırma makalesi
Özeti
Pseudomonas Menenjiti
Pseudomonas MenenjItIdIs
Trafik kazası ve mandibular operasyondan sonra başağrısı, ateş, bulantı, kusma gibi bazı şikayetler ile enfeksiyon Hastalıkları Kliniği'ne müracaat eden yaka, Pseudoınonas tnenenjitidis olarak değerlendirildi. Nadir ve önemli olması nedeniyle yayınladık.
The case, is applied to infectious Dseases Clinic with some complainıs as a headache, fever, nausea, vorniiing after traffic accident and mandibular operation, was evaliated r,s a Pseudomonas meningitidis. We published because it is rare and important.
PDF
Benzer Makaleler
Editöre Eposta
Sturge-Weber Sendromunun Kranıal Bilgisayarlı Tomografie Özelliklerı
Bilge Çakır, Kemal Ödev
Araştırma makalesi
Özeti
Sturge-Weber Sendromunun Kranıal Bilgisayarlı Tomografie Özelliklerı
CranIal Cornputed TomographIc CharacterIstIcs Of Sturge Weber DIsease
Suturge-Weber Sendromu'nda kranial bilgisayarlı tomografi (BT) ile ipsilateral kortikal kalsifikas-yon, kortikal atrofi ve anjiyomatöz malformasyort varlığı gösterilebilmektedir. Bu bildiride, atipik yerleşimli ve kalsifikasyon içermeyen iki yaka nedeni ile Sturge-Weber Sendromu'nun BT özellikleri tartışıldı.
Sturge Weber Syndrome can reveal itself by cortical calcification cortical atrophy and angiomatos amlformation, as shown by compwed tomography. In this study, iwo cases having atypical localisation and without cakification vere presented.
PDF
Benzer Makaleler
Editöre Eposta
Yapay Kemık Çalışmaları
Abdurrahman Kutlu, Recep Memik, Necmettin Reis
Araştırma makalesi
Özeti
Yapay Kemık Çalışmaları
ArlIfIcIal Bone SubstItutes
Klinik tecrübeler otogreft ve allogrefılerin kırık iyileştrıesi ve kemik boşluklarının doldurul-masmda başarılı şekilde kullanıklıgını gavierinektedir. Kemik grı.ft tekniifi günümüzde yaygın olarak kullanılmasına rağmen, bu konuda önemli engeller vardır. Kemik Ercini yerine kullanılabileck çeşitli sentetik materyallar ile yapılan çalışmalar ümit verici olmaktadtr.
Clinical experience has showrt that autograft and allograft bone work well to aid fracture healing and to fili bony gaps. Despite wiode spread use current bone grajting has important drawbacks. The authors adress varioıa lypes of synthetic materials as artificial bone substitutes with great promise.
PDF
Benzer Makaleler
Editöre Eposta
İnvitrofertilizasyon Ve Embriyotransferi
Refik Soylu, Selçuk Duman, Sabiha Serpil Kalkan, Muzaffer Şeker
Araştırma makalesi
Özeti
İnvitrofertilizasyon Ve Embriyotransferi
Invıtrofertılızatıon And Embryotransfer
1987 Yılında İngiltere'de başarılı bir invitrofertilizasyon (1VF) re embriotransferi (ET) uygulaması sonucu ilk tüp bebek dünyaya gelmiştir. Bu uygulamada tubalardaki bir patolojiye bağlı olarak çocuk sahibi olamayanlardan laporoskop ile oosit alınıp, bir kültür mediumunda kocanın spermatozoidleri ile döllendirilmektedir. Oluşan embrioya uterusa transfer edilerek normal gebelik süresi beklenmektedir
In 1987, the first IVF was born in England as a result of a successful in vitrofertilization (1VF) re-embriotransfer (ET) application. In this application, oocytes are taken from those who cannot conceive due to a pathology in the tubas by laparoscopy and fertilized with the husband's spermatozoids in a culture medium. Normal gestational period is expected by transferring the embryo to the uterus.
PDF
Benzer Makaleler
Editöre Eposta
Antibiyotiklerin Etkisinin Ultrasonla Güçlendırılmesı
Fuat Yöndemli, Bülent Baysal
Araştırma makalesi
Özeti
Antibiyotiklerin Etkisinin Ultrasonla Güçlendırılmesı
PotentIatIon Of AntIbIotIc Effect By Ultrasound
Kontamine yaralarda antibiyoliklerle kombine edilen ultrason uygulaması sonucu, antibakieryal etkinin çeşitli yayınlara göre 1.7-10.8 misli arttığı rapor edilmektedir. Ultrasonun, kernoterapöıik ajanın mikroorganizrna duvarıyla daha çok temasa gelmesini sağlayarak etkili olduğu düşünülmektedir. 1 14 derlemede konuyla ilgili olarak Doğu Blokunda yapılan çalışmalar hakkında bilgi verilmiştir.
Some authors reporied that antibacterial effect increases 1.7 to 10.8 times, when antibiotics are used logether with ultrasound in the contaıninated injuries. It has been suggesıed that the ultrasound may increase the antibacierial effect, when the antibacterial drug gets in iade rnore with the microbial cell membrane I'n this review, investigations vere carried out about this subject in the Lastern Mack Countries.
PDF
Benzer Makaleler
Editöre Eposta
Sigaranın Fetal Kardiyovasküler Sıstem Üzerindeki Etkileri
Sevim Karaaslan
Araştırma makalesi
Özeti
Sigaranın Fetal Kardiyovasküler Sıstem Üzerindeki Etkileri
Effects Of Smokıng On The Fetal Cardıovascular System
Sigara içmenin anne karnındaki bebeğe, en iyi bilinen olumsuz etkisi, doğum ağırlığında meydana getirdiği azalmadır (1,2). Bu konuda araştırma yapan Ahlsten ve arkadaşları (3) anneleri sigara içen bebeklerin doğum ağırlığı ortalamasını. anneleri sigara içrneyen yerıidoğan bebeklerin doğum ağırlığı ortalamasından 400 Gni daha düşük olarak tesbit ettiler. Ayrıca hamilelikleri sırasında sigara içen annelerin bebekleri arasında ablatio plasenta, plasenta previa, prematüre doğum, perinatal morbidite ve mortalite insiderısinde de bir artış olduğu bildirilmektedir (1).
The best known adverse effect of smoking on the unborn baby is the decrease in birth weight (1,2). Ahlsten et al. (3) who conducted research on this subject, mean birth weight of babies whose mothers smoked. found that the average birth weight of newborn babies whose mothers did not smoke was 400 Gni lower than the average. In addition, it has been reported that there is an increase in ablatio placenta, placenta previa, premature birth, perinatal morbidity and mortality incidence among babies of mothers who smoke during pregnancy (1).
PDF
Benzer Makaleler
Editöre Eposta