Yıl: 1991, Cilt: 7, Sayı: 1
Tüm Sayı(PDF)
Araştırma makalesi
Rh (+) Annelerden Doğan Rh (-) Yenidoğanlarda Ve Erışkinlerde Rh Duyarlaşmasının Araştırılması
Ümran Çalışkan, İbrahim Erkul, Dursun Odabaş, Hasan Koç, Fatih Toksöz
Araştırma makalesi
Özeti
Rh (+) Annelerden Doğan Rh (-) Yenidoğanlarda Ve Erışkinlerde Rh Duyarlaşmasının Araştırılması
Rh SensItIzatIon In Rh (-) Newborns And Adults Who Were Born To Rh (+) Mothers
Bu çalışmada, Rh(+) anneden doğmuş Rh(-) yeni doğanlarda ve erişkinlerde Rh duyarlaşmasının olup olmadığı araştırılmış ve %8 bulunmuştur. Bu yeni-doğanlardan kız olanlara anti-D yapılmasının gerekli olup olmadığı tartışılmaktadır. Yapıldığı takdirde, bu anti-D nin Rh uyuşmaılığının sebeplerinden birini ortadan kaldıracağı tahmin edilmektedir.
In this study, it was investigated whether Rh sen-sitization occurred in Rh(-) newborns and aclults from Rh(+) mothers. Rh sensitization was found to be 8% of the cases. It has been discussed whether it was ne-cessary to administer anti-D to these newborn girls. It was estimated that if anti-D administered one of the causes of the Rh hemolytic disease might be abolished.
PDF
Benzer Makaleler
Editöre Eposta
Nazal Poupli Hastalarda Postoperatif Uygulanan Bilateral Anterior Burun Tamponunun Kan Gazlarına Etkisi
Fuat Yöndemli, Recai Gürbüz, Mehmet Ergün
Araştırma makalesi
Özeti
Nazal Poupli Hastalarda Postoperatif Uygulanan Bilateral Anterior Burun Tamponunun Kan Gazlarına Etkisi
The Effects Of BIlateral AnterIor Nasal Package On The Blood Gases On The PatIents WIth BIlateral Nasal PolyposIs
Bilateral nazal polipli 20 yakaya polipektomiden sonra anterior burun tamponu uygulanmıştır. Tam-pon burund.a iken ve çıkarıldıktan 24 saat sonra arter-yel kan alınarak pO2 ve pCO2 değerleri araşlırılmıştır. Sonuçların istatistik analizine göre hem p02, hem de pCO2 degerlerindeki değişiklikler anlamlı bulunmamıştır (p>0.05).
Bilateral anterior nasal package was applied to 20 patients whom nasal polypeetomy applied because of nasal polyposis. Arterial blood samples were ob-tained before and 24 hours following the removal of packing and p02 and pCO2 values were determined. According to statistical anaiyses of results, neither the changes of p02 nor pCO2 were statistically significant (p>k0.005).
PDF
Benzer Makaleler
Editöre Eposta
Ürıner Sıstem İnfeksiyonlarında Mycoplasma'larin Rolü
Murat Günaydın, Emine İnci Tuncer, Bülent Baysal, Ahmet Saniç, Halil Özerol
Araştırma makalesi
Özeti
Ürıner Sıstem İnfeksiyonlarında Mycoplasma'larin Rolü
Role Of Mycoplasmas In UrInary Tract InfectIons
146 kadın ve 82 erkek olmak üzere toplam 228 üriner enfeksiyon şikayeti olan erişkin hastanın idrar-ları Mycoplasma yönünden incelenmiştir. Erkek hastaların 22'sinde (%27.5) kadın hasta-ların 43'ünde (9 29.6) Ureaplasma urealyticum tesbit Myceplasma hominis ise erkek hastaların 6'sında (%7.5) ve kadın hastaların 17 sende (%11.67) mevcuttu. Yalnız 1 erkek hastada (%1 .25) ve 7 kadın hastada (%4.8) her iki mikroorganizma beraberce bulunmuştur. Sonuçlar kontrol grubu ile karşılaştıril-unsur. Rutin idrar kültürlerinde bakteri ı2retilemeyen hastalara yaklaşımda ve penicillin tedavisine cevap vermeyen üretritlerde Mycoplasma enfeksiyonunun da diişünübrıesi gerekmektedir.
Urine specimens fromtotally 228 adult patients (146 worrıen, 82 men) suffering from urinary tract infection were examined for Mycoplasma Species. Ureaplasma urealyticum was found in 22 of males (27.5%) and 43 of females (29.6%). Myco-plasma hominis was found in 6 of males (7.5 %) and 17 of ferriales (11.7 %). Both of the microorganisms were detected in one male ( 1.25%) and 7 females (4.8%) only. Results were compared with those of the controls. In approach to a patient whose urine culture negative, and with urethritis resistant to penicillin therapy a Mycoplasrna infection must be concerned.
PDF
Benzer Makaleler
Editöre Eposta
Diffuz Plevral Hastalıkların Ayırıcı Tanısında Bılgisayarlı Tomografi
Bilge Çakır, Mecit Suerdem, Mehmet Emin Sakarya
Araştırma makalesi
Özeti
Diffuz Plevral Hastalıkların Ayırıcı Tanısında Bılgisayarlı Tomografi
Cet In DIfferentIal DIagnosIs Of DIffuse Pleural DIsease
Bu çalışmada, 21 bcnign ve 21 malign plevral hastalığın bilgisayarlı tomografi bulgular' irdelendi. Mediastinal plevra tutulumu, nodüler ve 1 cm`den geniş plevral kalinlaşma malign lezyonların benign plevral hastalıklar ile ayırıcı tanısında yardımcı bul-gulardı. Retrospektif olarak, bu bulguların sensitivi-tesi- sırası ile %77, %93. %100, sesifisiteleri ise %50, %50, %33 olarak belirlendi. Tüm malign lez-yonlarda ve benign infeksiyöz plevral hastalıklarda anlamlı farklılık göstermeyen yüksek kontrast tutu-lumu saptandı. Sonuç olarak, bilgisayarlı tomogr.afi-nin plevral lezyonların tesbitinde ve yayılımının be-lirlenmesinde, kısmen benign ve malign patolojilerin ayrımında değerli bir radyolojik yöntem olduğu vurgulandı.
İn this article, CT features of 21 cases with be-nign and 21 cases with malignant pleural diseases were described. Features that are helpful in distinc-tion malignant from bening pleural disease were, mediastinal pleural invasion, nodular and more than 1 cm tickening in pleura. The specıficities of these findings were 77%, 93%, 100% and sen,.sitivities 50%, 50%, 33%, respectively. High contrast en-hancement that does not show significant differenpe was detected in all malignant lesions and benign in-fectious pleural diseases. Consequently, it has been emphasized that CT is a useful radiologic method in detertnining of pleural lesions and, their extentions and, in the differential diagnosis of benign and malignant conditions.
PDF
Benzer Makaleler
Editöre Eposta
Sarılığın Nadır Sebebı: Karacığer Kist Hıdatiğinin Safra Yollarına Perfore Olması
Kemal Ödev, Bilge Çakır, Saim Açıkgözoğlu, Adil Kartal, Mustafa Erken
Araştırma makalesi
Özeti
Sarılığın Nadır Sebebı: Karacığer Kist Hıdatiğinin Safra Yollarına Perfore Olması
A Rare Cause Of JaundIce: Rupture Into The BIlIary Tree Of The LIver HydatId Cyst
Karaciğer kist hidatiği karaciğerde küçük safra yollarına, birleşik kanala ya da koledok kanalına perfore olabilir. Kist hidatiğin kompiikasyonu olarak sarılık semptomu gösteren 2 olguda sonogramda kar aciğerde iç ve dış safra yollarında genişleme tespit edildi. Bir olguda yapılan ultrasonografi (US) ve perkütan transhepatik kolanjiografi (PTK) ile, 1 olguda da uhrasonografi ve bilgisayarlı tomografi (BT) ile karaciğer sol lob medial segmentinden porta hepatise kadar uzanan kistik kitlenin dış safra yollarına bas: yaptığı tespit edildi. Dört olguda da cerrahi girişimden önceki radyolojik bulgular cerrahi girişim bulguları ile verifiye edildi.
Hepatic hydatid cyst perforation into the biliary tree may involve the small intrahepatic bile dutcs, common hepatic duct or common bile dutc. On sonogram, dilatation of intra and extrahepatic biliary tract was demonstrawd in two cases with jaıındice that is a compiication of hydatid cyst. Ultra-sonography (US) and percutaneus transhepatic cho-langiography (PTC) showed that hydatid cyst foud at porta hepatis causes to compression to the extra-hepatic biliary tract in one case. Ultrasonography (US) and computed tomography (CT) disclosed that cystic mass localized in medial segment of the left liver lobe and porta hepatis caus-es to the same finding as well as in one case. Preop-erative radiologicfindings vere confirmed surgically in 4 cases.
PDF
Benzer Makaleler
Editöre Eposta
Kısa Barsak Sendromunda Famotidin Ve Omeprazol'ün Etkılerı
İrfan Tunç, Şakir Tavlı, Şakir Tekin, Adnan Kaynak, Özden Tunç, Lema Tavlı, Erşan Aygün
Araştırma makalesi
Özeti
Kısa Barsak Sendromunda Famotidin Ve Omeprazol'ün Etkılerı
The Effects Of FamotIdIne And Omeprazole In Short Bowel Syndrome
35 rat 3 ayrı gruba ayrılarak %80 ince barsak rezeksiyonu uygulandı. 1. grup içme suyuna 1 mg/kgl gün famotidin, 2. grup içme suyuna 0.5 mgikg1 gün omeprazol kondu, 3. gruba musluk suyu verildi. Tüm gruplar postoperatif 1. gün standart rat yemi ile beslenmeye başlandı. Hayvanların günlük gaita kıvamları, ağırlık değişimleri incelendi. 15. gün tüm radar sakrı:fiye edilerek karaciğer, mide ve ileum bi-yopsileri alındı, ileal pH ölçüldü, biyokimyasal tet-kik için kan örnekleri alındı. Villus eni, boyu, lie-berkühn kripta derinliği, 0.43 trırn2fdeki villus sayısı yönünden karşdaştırıldt. Famotidin ve omeprazolün mide asidini bloke ederek intestinal pifyı düşürmesine rağmen bu yolla veya villuslar üzerine direkt etki ederek intestinal adaptasyonda etkileri olmadığı görüldü. Adaptasyo-nun hipertrofi değil hiperplazi ile olduğu, hiperplazinin erken dönemde oral gıda alımı ile sağlanabildiği tespit edildi.
35 rats were divided in 3 groups and resection of 80% the small bowel was performed. First group received 1 mglkgid of famotidine and second group 0.5 mglkgld omeprazole in water and third group re-ceived only tap water. Oral feeding with standart rat food initiated on first postoperative day. The weight and stool consistency were examined everyday. On 15th postoperative day alt rats were sacnfied and liv-er, stomach and ileum biopsies and blood samples for biochemical investigation were obtained. The weight and length of villi, depth of Lieberkühn crypts and the number of villi in 0.43 square mm were compared. Despite the ellect of reducing intestinal pH by blockading gastric acide secretion of famotidine and omeprazole, intestinal adaptation was not influenced in this way or direct ellect to the villi. We esta-blished that adaptation occured not by hypertrophy bul hyperplasia and provided by oral intake in early postoperative period.
PDF
Benzer Makaleler
Editöre Eposta
Alkalen Refı,ü Gastrit'in Önlenmesınde Sukralfatın Rolü
Şakir Tavlı, Şakir Tekin, İrfan Tunç, Yüksel Tatkan, Mikdat Bozer, Lema Tavlı
Araştırma makalesi
Özeti
Alkalen Refı,ü Gastrit'in Önlenmesınde Sukralfatın Rolü
The Role Of Sucralfate In PreventIon Of AlkalIne Reflux GastrItIs
20 adet köpekte alkalen reflü gastrit oluşturulup 2. günden itibaren 10 deneğe 200 mglkglgün sükralfat 60 gün süreyle verildi. Diğer 10 denek ise kontrol grubu olarak bırakıldı. iki ay sonra tüm de-neklere total gastrektomi yapılarak mide mukozası lezyon skoru, histopatolojik tetkik, gastrit dereceleri, mast hücre konsantrasyonu, mide pH'sı, antral ve pilorik mukoza kalınlığı değerlendirildi. Sonuçlar Student t testi ile karşılaştırıldı. Sükralfat kullanımı ile alkalen reflü gastrit skorlarının azaldığı tespit edildi.
Alkaline reflux gastritis has been formed in 20 dogs. 10 of them received 200 mgikg1day sucralfate for 60 days and the others formed control group. We performed total gastrectomy to alt dogs after 2 months and gastrit mucosal lesion score, histopatho-logic results, degree of gastritis, mast cell concentra-don, gastrit pll, and thickness of antral and pyloric mucosa were evaluated. Comparisons of the results were made with Student's t-test. We concluded that alkaline reflux gastritis score was decreased in sucralfate group.
PDF
Benzer Makaleler
Editöre Eposta
Tiroidin İnce Iğne Aspirasyon Biopsisi
Şakir Tavlı, İrfan Tunç, Adnan Kaynak, Şükrü Bülent Özer, Şakir Tekin, Lema Tavlı
Araştırma makalesi
Özeti
Tiroidin İnce Iğne Aspirasyon Biopsisi
FIne NeedleaspIratIon BIopsy Of The ThyroId
48 nodüler guatr olgusuna ince iğne aspirasyon biopsisi uygulanmış, sitolojik sonuçlar histopatolo-jik tanılarla karşılaştırılarak ince iğne aspirasyon bi-opsisinin sensitivite, spesifisite ve tanısal doğruluk oranları ortaya konmuştur. Bu bulguların ışığında ince iğne aspirasyon biopsisi sitolojisinin tiroid nodüllerinin natürünün saptanmasında güvenilir bir yöntem olduğu ve be-nign tiroid hastalıkları nedeni ile yapılan gereksiz tiroidektomi işlemlerini azaltma yönünde kullanılması gerektiği vurgulanmıştır.
We have performed 48 fine needleaspiration biopsy to the nodular lesions of the thyroid gland, the cytologic resuüs were compared with the histopathologic diagnosis and the spesificty, sensitivity and the diagnosiic accuracy offine needle aspiration biopsy were evaluated. In conclusion, fine needle aspiration biopsy is reliable in nodular thyroid disease and should be performed to provide unnecessary thyroidectomies in patients with benign thyroid disease.
PDF
Benzer Makaleler
Editöre Eposta
Skolosidal Maddelerın Karaciğer Ve Safra Yolları Üzerıne Toksik Etkileri
Yüksel Tatkan, Şakir Tavlı, Adil Kartal, Yüksel Arıkan, Mustafa Şahin, Osman Yılmaz
Araştırma makalesi
Özeti
Skolosidal Maddelerın Karaciğer Ve Safra Yolları Üzerıne Toksik Etkileri
The ToxIc Effects Of ScolocIdal Agents To The LIver And BIlIary Tract
Karaciğer kist hidatiklerinin cerrahi tedavisinde kullanılan %2'lik formaldehit, %20'lik hipertonik tuzlu serum, Tol'ilk povidone lodine ve %0.5'lik gümüş nitrat gibi skolosidal solüsyonlar ve kontrol grubu olarak da izotonik sodyum klorür solüsyonu 10-ar adetlik gruplar halinde50 köpeğin safra yollarına verilip, oluşan histopatolojik ve radyolojik lezyonlar istatistiksel olarak değerlendirilıniştir. llistopatolojik olarak saptanan karaciğer lezyonu ve kolanjit ile, radyolojik olarak değerlendirilen sklerozan kolanjit gelişmesi açısından skolosidal madde grupları arasında istatistiksel fark anlamlı bulunmayıp (p>0.05), kontrol grubuna göre tüın gruplarda istatistiksel fark anlamlı bulunmuştur (p<0.01). Bu bulguların ışığında tüm skolosidal ajanların safra yolları ve karaciğere toksik etkileri olduğu kanısına varılmıştır.
The scolocidal solutions which are used in surgi-cal treatment of hydatid cysts such as forrrzaldehite (%2), hypertonic sodyum chloride (%20), povidone iodine (%1) and silver nitrate (%05) were performed to the biliary tract of 50 dogs each group including 10 dogs and the lesions were evaluated histopatho-logically and radiologically. As to the histopathologir findings of liver le-sions and cholangitis and radiological findings of sclerosing cholangitis, there was no significant dif-ference between scolocidal solutions groups (p>0.05) but the dillerence between scolocidal solutions and control group was significant (p<0.01). We concluded that ali scolocidal agents has toxic ellects to the liver and biliary tract.
PDF
Benzer Makaleler
Editöre Eposta
Maküla Ve Optık Sınır Fonksiyonlarının Görsel Uyarıya Kortikal Cevapla Araştırılması
Mehmet Kemal Gündüz, Süleyman Okudan, Hamiyet Pekel
Araştırma makalesi
Özeti
Maküla Ve Optık Sınır Fonksiyonlarının Görsel Uyarıya Kortikal Cevapla Araştırılması
InvestIgatIon Of Maeula And OptIc Nerve FunctIons By VIsually Evoked CortIcal PotentIals
Göz ortamlarının bulanık olduğu olgularda görsel sistemin aktivitesini objektif olarak de ğerlendirebilmek için flaş uyaranlı görsel uyanya kortikal cevap incelemelerinde uyaranın temporal özellikleri üzerinde durulrnuş ve en iyi sonuçların 10 11z flaş uyaranla alınabileceği saptanmıştır.
İn order to maintain an objective evaluation of the visual system activity in cases in which the ocu-lar media is opaque, temporal characteristics of the flash stimulation were emphasized and the best re-sults were achieved usinl! a 70 //zflash stimulation.
PDF
Benzer Makaleler
Editöre Eposta
Etomıdateın Elektrokardıografı (ekg) Ve Serum Elektrolıtleri Üzerıne Etkısı
Sadık Özmen, Şeref Otelcioğlu, Selmin Ökesli, A. Feyza Ünal, Mehmet Numan Tamer
Araştırma makalesi
Özeti
Etomıdateın Elektrokardıografı (ekg) Ve Serum Elektrolıtleri Üzerıne Etkısı
The Effects Of EtomIdate On Ecg And Serum Electrolyte Levels
Çalzşmarnızda Etornidate'in eletrokardiografi ve serum elektrolitleri üzerine etkileri incelendi. EKG traselerinde hiç bir disritmiye rastlanmadı. Anesteziden önce ve Etomidate verilişinden 15 dakika sonra elde ettiğimiz serum Na+ , ,Ca++ değerleri arasında istatistik' olarak önemli fark bulunmadı. Bulgulartmız sonucunda kardiovasküler sistem ve serum elektrolitleri üzerindeki olumlu etkileri nede-niyle kardiak problemli, rezervleri tükenmiş, serum K'u yüksek hastalarda avantajlı olacağı sonucuna vardık.
We have studied the effects of Etomidate on ECG and effects on serum electrolyte levels_ Disrytrnia have not been noticed on ECG and there were not significant changings in serum electrolyte levels prior to the anesthesia or at the 15th. ıninute onset of the anesthesia. These results show that Etomidate have no side effect on CVS and serum electrolyte levels, there for it can be used safely in cardiac patient and canditions which elevated serum K+ levels.
PDF
Benzer Makaleler
Editöre Eposta
Etomidate Anestezisinde Değışık Premedikasyon Yöntemlerının Karşılaştırılması
Sadık Özmen, Şeref Otelcioğlu, A. Feyza Ünal
Araştırma makalesi
Özeti
Etomidate Anestezisinde Değışık Premedikasyon Yöntemlerının Karşılaştırılması
ComparIng Of Several PremedIcatIon Methods At The EtomIdate AnesthesIa
Çalışmamızda Etomidate; anestezi indüksiyo-nunda klinik ve hemodinamik olarak incelendi. Etomidate'ın yan etkileri ve hemodinami üzerinde premedikasyonwı önemi araştırıldı. Etomidate bir çok olumlu etkisi ile ideale en yakın intravenöz anestezik ajan olduğu ve premedi-kasyon yöntemlerinden ise en uygununun Fentanyl + Atropin kombinasyonu olduğu sonucuna varıldı.
In our studies, we worked on the effects of Etom-idate. We searched the clinical and hemodynamic ef-fects during the induction of anesthesia. We observed the importance of premedication regarding to the side effects and hemodynamic changings of Etomidate. Our conclusions disclosed that Etomidate is the most appropriate intravenous anesthetic agent and Fentanyl + Atropin combination is also one of the most effective premedication method.
PDF
Benzer Makaleler
Editöre Eposta
Sızma Civa Işletmelerınde Çalışanların Sağlık Sorunları Ve Buna Yol Açan Nedenler
Ahmet Kaya, Selma Çivi, Mustafa Mete
Araştırma makalesi
Özeti
Sızma Civa Işletmelerınde Çalışanların Sağlık Sorunları Ve Buna Yol Açan Nedenler
The Health Problems Of The Mercury ProcessIng Plant Workers And The Cause Of These Problems
Sızma Civa işletmelerinde çalışanların sağlık sorunlarını incelemek için yapılan bu çalışmada en önemli sağlık sorununun kronik obstrüktif akciğer Hastalığı (k-0AM olduğu ve bunun sigara içimiyle ilişki bulunduğu tesbit edilmiştir. işyerinde çalışanların %23.957 KOAH`lı olup çalışma yeri ve KOAH arasında bir ilişki tespit edilmemiştir. Ayrıca obez sayısının fazla bulunduğu, ağız sağlığı ve hijyeni ile ayak bakımının yetersiz olduğu saptanmıştır.
Those who am working in the mercury proces-sing plant and suffcring from chronic obstructive pulmonery diseasc (COPD) were studicd for possible mercury toxicity. The study reveals that about 23.95 % of the total workes were COPD patients and their problems were bccause of the cigaret smoking rather that' the toxicity from the exposure. In addition to this study we found that the workes had poor oral hygenic care.
PDF
Benzer Makaleler
Editöre Eposta
Esansiyel Hipertansiyonda Verapamil Sr 240 Mg In Etkısı
Mehdi Yeksan, Şamil Ecirli, Hasan Hüseyin Telli, Süleyman Türk, Doğan Çiftçi, Said Gönen, Mustafa Cirit, Mehmet Polat
Araştırma makalesi
Özeti
Esansiyel Hipertansiyonda Verapamil Sr 240 Mg In Etkısı
Effect Of VerapamIl Sr 240 NIg Treatment On EssentIal HypertensIon
Sınır, hafif. orta derecede ve ağır hipertansiyonlu 50 poliklinik: hastasmda uzun etkili Verapamil SR 240 ıng'ın etkenliği ve özellikle tolerabilitesi araştırddı. ilaç günde bir kez 240 ıng olarak oral yoldan verildi. Gerektiğinde 360 ıng'a çıkıldı. Çalışma 6 hafta sürdü. Çalışma sonunda sınır hipertansivonht 8 vakanın 7'sinde. hafif hipertansiyonlu 11 hastanın 9'unda. orta derecede hipertansiyonlu 14 hastanın 10'unda ve ağır hipertansiyonlu 17 hastanın 8'inde diyastolik kan basıncı değerleri günlük 240 mg uzun etkili Verapamil SR 240 ıng ile 90 /nın lig veya altına düşmüştü. Verapamil SR 240 ıng'ın kardiak ve ekstrakardiak tolerabilitesi çok iyiydi. Hastaların hiçbirinde AVblok gelişmedi. Hastaların çok az bir kısmında yan etkiler görüldü. Başhcaları; baş dönmesi, baş ağrısı. yorgunluk, yüz kızarması, bu-lantı, kusma, ateş basması, huzursuzluk ve kaşıntı idi.
In this study: the effect of and tolerability to long actinz Verapamil SR 240 mg treatment on ',ordu, mild, moderate and malignant hypenension were in-vestigated.7'he drug was giyen orally once a day. If there was a necessity, a Jose o f 360 mg was used. At the end of Iliis study Verapamil SR 240 mg was found effective in most of thepaıients. Afier theVe-rapamil SR 240 mg treatınent, the patients diastolic blood pressure was ender 90 mın lig. Cardiac and ex-tracardiac tolercllıility to Verapamil SR 240 mg iher-apı. was excelknt. AV-block wasn't seen. In some of the patients, there were Side ellects such as headache, fiıtigue. flushing, nausea, vomiting and dizziness.
PDF
Benzer Makaleler
Editöre Eposta
Normal Ve Kanserli Olgularda Lökosit İçi 3', 5'-Siklik Adenozin Monofosfat (camp) Seviyelerinin İncelenmesi
İdris Akkuş, Ferhat Türkmen, Süleyman Türk, Ebubekir Bakan, Yaşar Nuri Şahin
Araştırma makalesi
Özeti
Normal Ve Kanserli Olgularda Lökosit İçi 3', 5'-Siklik Adenozin Monofosfat (camp) Seviyelerinin İncelenmesi
DetermInatIon Of IntraleukocytIc 3',5'-CyclIc AdenosIne Monophosphate Levels (camp) In Normal And PatIents WIth Cancer
Bu çalışmada 27-56 yaşları arasında toplam 25 sağlıklı şahıs ile 30-72. yaşları arasında 37 kanserli hastada lökosit içi cAMP değerleri arasında önemli bir fark bulunmadığı anlaşıldı. Bulgularımız literatür değerleri ile tartışıldı.
In this study we have determined intraleukocytic 3', 5'-cyclic adenosine monophosphate levels of 25 healty subjects aged between 27-56 years and 37 pa-tients with cancer aged between 30-72 years. There was no significant dillerence between values of the two groups. Dur results were discussed with literature findings.
PDF
Benzer Makaleler
Editöre Eposta
Konjenital Lober Amfizemde Dırek Grafi Ve Bilgisayarlı Tomografi (bt) Bulguları (vaka Takdimi)
Saim Açıkgözoğlu, Mustafa Erken, Hasan Koç, Salim Güngör, Mehmet Emin Sakarya
Araştırma makalesi
Özeti
Konjenital Lober Amfizemde Dırek Grafi Ve Bilgisayarlı Tomografi (bt) Bulguları (vaka Takdimi)
PlaIn X-Ray FIlms And Computed TomographIc (ct) FIndIngs In The CongenItal Lobar Emphysema (a Case Report)
Bu vaka takdiminde, solunum güçlüğü, siyanozu, pulmoner enfeksiyonu, sağ üst lobda konjenital amfizemi ve sola mediastinal şifti olan, 1,5 aylık yeni doğanda tanı ve tanı metodları tartışıldı.
In this report, an 1,5 month infant, who has a heavy dyspnea, cyanosis, pulmonary infection, right upper lobar emphysema and mediastinal shift to left Side is explained and the diagnosis methods are discussed.
PDF
Benzer Makaleler
Editöre Eposta
Bir Brunner Bez' Adenomu Vakası
Şakir Tavlı, Adnan Kaynak, Nahit Ökesli, Bilge Çakır, Salim Güngör, Özden Vural
Araştırma makalesi
Özeti
Bir Brunner Bez' Adenomu Vakası
A Case Of Brunner's Gland Adenoma
Aralık 1988'de tanı koyduğumuz bir Brunner bezi adenomu yakası, nadir görülmesi nedeniyle sunul-muş ve konu kısaca tartışılmıştır.
A Brunner's gland adenoma which is a rare condi-tion in December 1988, was presented and subject discussed.
PDF
Benzer Makaleler
Editöre Eposta
Swyer James Sendromlu Bir Olgunun Bilgisayarlı Tomografi Bulgular'
Bilge Çakır, Kemal Ödev, Mecit Suerdem, Kemal Tahaoğlu
Araştırma makalesi
Özeti
Swyer James Sendromlu Bir Olgunun Bilgisayarlı Tomografi Bulgular'
Computed Tomography FIndIngs In A Case Of Swyer James Syndrome
Bilgisayarlı tomografi ile tanısı konulan, amfizem, bronşektazi ve aynı tarafta pulmoner vaskülarizasyonda azalma ile karakterize bir Swyer James sendromu olgusu sunulmuştur.
We present, a case of Swyer James syndrome di-agnosed using computed tomography, characterized by unilaterale emphysema, bronchiectasis and on the same side reduced vascularity.
PDF
Benzer Makaleler
Editöre Eposta
Epilepsinin Psikososyal Yönü
İbrahim Balcıoğlu, Yıldırım B. Doğan
Araştırma makalesi
Özeti
Epilepsinin Psikososyal Yönü
PsychosocIal Aspect EpIlepsy
Epilepsi, insanlık tarihinde bilinen en eski hastalıklardan biridir. Hipokrat, epilepsi nöbetini aynntılı olarak tanımlarnış ve heredite ile ilgisini belirtmiştir. Ortaçağ boyunca, epilepsi ve hurafeler birbirlerine karıştırılmış, şeytan hastalığı olarak kabul edilmiş ve sar'alı hastalar toplum dışına itilmiştir. Bugün bile birçok toplumlarda, halk epileptik hasta-dan korkar ve çekinir. Buna rağmen, tarihte devlet idare etmiş veya bilim ve sanatta şöhrete ulaşmış epileptikler de vardır; Büyük İskender, Julies Sezar, Büyük Pctro, Socrates, Pascal, Dostoyevski, Flaubert.
Epilepsy is one of the oldest known diseases in human history. Hippocrates described the epileptic seizure in detail and stated its relevance to heredity. Throughout the Middle Ages, epilepsy and superstitions were mixed together, it was accepted as a disease of the devil, and patients with saree were excluded from the community. Even today, in many societies, the public is afraid and afraid of epileptic patients. However, there are also epileptics in history who have ruled the state or achieved fame in science and art; Alexander the Great, Julies Caesar, Pctro the Great, Socrates, Pascal, Dostoevsky, Flaubert.
PDF
Benzer Makaleler
Editöre Eposta
1989 - 1990 Yıllarında S.ü. Tıp Fakültesı Hastanesıne Ivıüracaat Eden 5576 Hasta Gaitasında Parazit Araştırması
Mahmut Baykan, Bülent Baysal, Emine İnci Tuncer
Araştırma makalesi
Özeti
1989 - 1990 Yıllarında S.ü. Tıp Fakültesı Hastanesıne Ivıüracaat Eden 5576 Hasta Gaitasında Parazit Araştırması
ParasItologIcal ExamInatIon Of Feces Samples From 5576 PaIIents AdmItted Io The HospItal Of Selçuk UnIversIty School Of MedIcIne Between The Years Of 1989-1990
1989-1990 yılları arasında S.Ü. Tıp Fakültesi hastanesinin çeşitli polikliniklerine müracaat eden hastalardan alınan toplam 5576 gaita numunesi parazit yönünden incelendi. Makroskopik ve Mikros-lcopik yöntemler ile ortalama %1 1,13 oranında parazit saptandı. Bulunan parazitlerin %20.17 (1251 621) helmint, %79,9'u (496-621) protozoon idi, Helmintlerin %38.4'ü (481125) kadınlarda, %61,451sı (77 1125) erkeklerde görülürken, protozoonların %46,8'i (2321496) kadınlarda, %53,2'si (2641496) erkeklerde saptandı.
Totally 5576 feces samples from patients admitied to our hospital between the years of 1989-1990 were exarnined parasitologically. Parasites were found in average 1 1,13% of sarnples by both macroscopic and microscopic methods. Of (hese,- 20,1% (1251621) were helminths, and 79,9% (4961621) were protozoans. 38,4% of helrninths (481125) were obtained from women and 61,6% from men while 46,8% (232/496) of protozoarıs were obtained from women and 53 2% (2641496) from men.
PDF
Benzer Makaleler
Editöre Eposta
Benign Prostat Hiperplazisi Etyolojısinde Serbest Testosteron, Total Testosteron, Östradiol, Fsh, Lh Ve Yaşın Rolü
Halim Bozoklu, Kadir Yılmaz, Tamer Yazıcıoğlu, Atilla Semerciöz, Ahmet Öztürk, Mehmet Arslan
Araştırma makalesi
Özeti
Benign Prostat Hiperplazisi Etyolojısinde Serbest Testosteron, Total Testosteron, Östradiol, Fsh, Lh Ve Yaşın Rolü
AgIng Related Levels Of Free Testosteron, Total Testosteron, EstradIol, FollIcle StImulatIng Ilormones, LuteInIzIng Ilormones And The Effect Of TheIr Levels On The EthIology Of BenIgn ProstalIe Hyperp
1989-1990 yıllarında Benign Prostat Hiperplazisi (BPH) nedeniyle müracaat eden, klinik ve labo-, ' ratuar tetkikleri ile BP11 teşhisi konan 30 erkek hasta ve kontrol grubu olarak seçilen 16 yetişkin er-kekte, 13P11 efyolojisinde rol oynadığı düşünülen hormonların serutrıdaki seviyeleri ölçüldü. Testoste-ron, östradiol, luteinize hormon (L11) ve yaşın BN] eiyolojisinde önemli rolleri olduğu tespit edildi.
Further laboratory studies carried out on 30 patients diagnosed as RP!! by the clinical evabiation. The levels of hormones that are thought ta be critical on the ethiology of 13P11 vere determin,,I and compared with those of 16 healthy control group. Overall reduction in testosteron and an increase in the levels of, follicle stimulating horrnones, luteinizing horrnones was found tobe statistically signıficant.
PDF
Benzer Makaleler
Editöre Eposta
Böbrekte Kitle Teşkıl Eden Lezyonların Renal Anjiografı, Ultrasonografi Ve Komputerize Tomografi İle Değerlendırılmesı
Atilla Semerciöz, Kadir Yılmaz, Halim Bozoklu, Ahmet Öztürk, Mehmet Kılınç, Mehmet Arslan
Araştırma makalesi
Özeti
Böbrekte Kitle Teşkıl Eden Lezyonların Renal Anjiografı, Ultrasonografi Ve Komputerize Tomografi İle Değerlendırılmesı
EvaluatIon Of KIdney Masses WIth Renal AngIography, Ultrasonography And ComputerIzed Tomography
986-1989 yılları arasında S.U. Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalında Intravenöz Urografide (IVU) böbrekte kitle teşkil eden lezyonu bulunan 10 yakaya diagnostik ultrasonografi, selektif renal anjiografi ve bunlar içinden 6 yakaya komputerize tornografi uygulandı. Bu metodlarda teşhisteki doğruluk oranı ultrasonografi (US) ve renal anjiografide %90, komputerize tomografide (CT) ise %83 olarak tespit edildi.
Possible mass forrning lesions revealed by intraveneous urography (IVU) At The Department of Urology, Faculty of Medicine, Selçuk University from 1986 ta 1989, studied further. The suspected lesions were then eveluated by diagnostic ultrosonography, selective renal angiography and addilion-al computerized tomography for 6 of 10 patients. The true of massive lesions by uhrasonography and renal angiography were verıfication 90% and this was 83% for computerized tomography.
PDF
Benzer Makaleler
Editöre Eposta
Açık Kalp Ameliyatlarında Antikoagülasyon Ve Nötralizasyon
Cevat Özpınar, Mehmet Yeniterzi, Tahir Yüksek, Sami Ceran, Hasan Solak, Güven Sadi Sunam
Araştırma makalesi
Özeti
Açık Kalp Ameliyatlarında Antikoagülasyon Ve Nötralizasyon
AntIcoagulatIon And NeutralIzatIon In Open HenrI OperatIons
Açık kalp ameliyatlarında ekstrakorporeal dolaşım (EKD) gerekli olduğu için, hasta kanı oksije-natör ve tubbing setlerdeki yabancı yüzeylerle temas etmektedir. Bu durum kanın pıhtılaşmasına yol açmaktadır. Bu nedenle EKD öncesi hasta heparinize edilmektedir. Kontrolsuz yapılan heparinizasyonda gereğinden fazla heparin ve nötralizasyonda gereğinden fazla protamin kullanılmaktadır. EKD'daki heparinizasyonda optirnal heparin dozunu ve daha sonra nötralizasyonu kontrol için değişik testler kullanılmaktadır. Bunlar arasında en çok kullanılanı Activuted Clotting Time (ACTTdir (1). Bizde bu çalışmamızda ACT`nin hem ilaç doziarznı azaltmada hemde EKD'da antikoagülasyon güvenirliliğini sağlarnada önemli bir test olduğunu vurgulamaya çalıştık.
Because öf the necessity of extracorporeal circulation in openheart operations, the patients blood is contacted with the foreign surfaces of oxygenator and iubbing sets. This causes coagulation of blood_ For this reason, before extracorporeal circulation the patients is hepar inised. in hepariniza-tion without checking, more heparine and to neuiralized it, more prolamirze is used. In extra corporeal circulation ta ascertain optimal heparine dose and protamine dillerent tesis are used. ACT is the most used rest between thern (1). In this study, we try ta stress that ACT is on. Important test to decrease the doses and to obrain security in anticoagulation.
PDF
Benzer Makaleler
Editöre Eposta
Bölgemizde Yaşayan Sağlıklı Şahıslarda Plazma Bakır, Çinko Ve Magnezyum Değerleri İle Erıtrosit Içı Bakır Ve Çınko Seviyelerinin Araştırılması
İdris Akkuş, Mehmet Aköz, Bünyamin Kaptanoğlu, Ahmet Çığlı
Araştırma makalesi
Özeti
Bölgemizde Yaşayan Sağlıklı Şahıslarda Plazma Bakır, Çinko Ve Magnezyum Değerleri İle Erıtrosit Içı Bakır Ve Çınko Seviyelerinin Araştırılması
DetermInatIon Of Plasma Copper, ZInc And MagnesIum Levels And IntraerythrocytIc Copper And ZInc Levels Of Healty Subjects
Bu çalışmada bölgemizde yaşayan 30-79 yaşları arasında toplam 143 (57 kadın, 86 erkek) sağlıklı şahısta plazma bakır, çinko ve magnezyum değerleri ile eritrosit içi bakır ve çinko değerleri tayin edildi. Sağlıklı kadınlara ait plazma bakır, çinko ve magnezyum değerleri sırası ile 128,6 ± 27,6 ugldl, 106,5 ± 21,5 ugldl ve 2,31 ± 0,16 mgldl, sağlıklı erkeklere ait değerler ise 110,6 ± 29,7 ugldl, 94,6 ± 19,7 ugldl ve 2,31 ± 0,21 trigidl olarak tesbit edilmiştir. Kadınlarda eritrosit içi bakır 129,7 ± 32,5 ugIdl, çinko 1237 ± 214,2 ugldl, erkeklerde ise bakır 114,0 ± 26 ugldl, çinko 1366 ± 175 ug/dl olarak tespit edildi. Bulgularımız literatür bulguları ile tartışıldı
İn this study, we have determined plasma copper, zinc and magnesium levels and intraerythrocy-tic copper and zinc levels of 143 (57 women, 86 men) healty subjects aged between 30-79 years. Plasma copper, zinc and magnesium levels of women were found as 128,6 ± 27,6 ugldl, 106,5 ± 21,5 ugldl and 2,31 ± 0,16 ingldl, white those of men were found as 110,6 ± 29,7 ugldl, 94,6 ± 19,7 ug1d1 and 2,35 ± 0,2 mgldl respectively. Intraerythrocytic copper and zinc levels of women were 129,7±32,5 and 1237 ± 214,2 ugldl, those of men were 114,0 ± 2 and 1366 ± 175 ugldl respectively Our resulis are discussed with those of literature.
PDF
Benzer Makaleler
Editöre Eposta
Aıds'de Aşı Sorunu
Murat Günaydın, Bülent Baysal, Halil Özerol, Mahmut Baykan
Araştırma makalesi
Özeti
Aıds'de Aşı Sorunu
VaccInatIon Problem In AIds
AIDS, bir retrovirüs olan HIV-1 ve HIV-2 adlı virüslerle oluşan infeksiyonclan aylar ya da yıllar sonra irreversibl T helper hücre hasarına bağlı olarak ortaya çıkan çeşitli fırsatçı infeksiyonlar ve malign hastalıklarla seyreden bir sendrorndur (1, 2, 3).
AIDS is a syndrome that progresses with various opportunistic infections and malignant diseases that occur due to irreversible T helper cell damage after months or years, which are caused by viruses called HIV-1 and HIV-2, which are retrovirus (1, 2, 3).
PDF
Benzer Makaleler
Editöre Eposta