Yıl: 1992, Cilt: 8, Sayı: 4
Year: 1992, Vol.: 8, No.: 4
Araştırma makalesi
Total Kalça Artroplastisi Revizyon SonuçlarıHilmi Ulus, Mustafa Başbozkurt, Ethem Gür, Levent Arıcan, Kaan Erler, M. İ. Safa Kapıcıoğlu
Araştırma makalesi ÖzetiTotal Kalça Artroplastisi Revizyon Sonuçları
The Results Of RevIsIon Of Tata! HIp Arthroplasty
Gülhane Askeri Tıp Akademisi ve Askeri Tıp Fa-kültesi (GATA) Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalında 1985-1991 yılları arasında önceden se-mentli total kalça artroplastisi (TKA) uygulanan 14 hastaya, Austin Moore tipi endoprotez uygulanan 2 hastaya ve proksimal femoral osteotomi uygulanan 1 hastaya toplam 21 revizyon operasyonu uygulandı. Ameliyat öncesi ve sonrası değerlendirme Pellici ve arkadaşlarının ağrı, yürüme, fonksiyon, hareket ve adale gücü, femoral ve asetabuler radyografilere dayanan oranlama sistemi kullanıldı (Maksimum 60 puan). Ameliyat öncesi ortalama 26.4 olan değer ameliyat sonrası ortalama 44.9 olarak gözlendi. Hastaların primer olarak kalça operasyonu sı-rasında ortalama yaşı 465 (33-75) idi. Revizyonlar ise ilk operasyondan ortalama 8 yıl sonra yapıldı (1- 23). Dokuz hasta erkek (% 52.9), 8 hasta kadın& (% 47.1). İki kalçaya 2 kez, 1 kalçaya 1 kez revizyon yapıldı.
Twenty one revisional totcri hip arthroplasties were perfomed in Orthopaedics and Traıunatology Department of Gülhane Military Medical School bel-ween 1985-1991. Fourteen patients had been ope-rated previously with cemented Total 1 lip art-roplasty, two patients with Austin Moore type endoprosthesis and one with proximal femoral as-teotorny. For pre and post-operative evaltıations, the ra-ting system of Pellici et al., based upon pain, wal-lcing, function, musclepower-motion, aretabuter and femoral radiogranıs, was used. The mean score was 26.4 preoperatively and 44.9 postoperatively. The average age of the patients were 465 (33- 77) al the time of primary hip artroplasties. Re-visional artroplasties were peıformed between 1-23 years after primary artroplasties (mean 8 years). Nine patients were male (52.9%) and eight were female (47.1%). Two patients were operated tıvice for the same hip and one patient three times.
PDF Benzer Makaleler Editöre Eposta Pıyasada Bulunan Farklı Ikı Ceftrıaxone Preparatının İn-Vitro Olarak Duyarlılıklarının KarşılaştırılmasıBülent Baysal, Ahmet Saniç, Mahmut Baykan, Halil Özerol
Araştırma makalesi ÖzetiPıyasada Bulunan Farklı Ikı Ceftrıaxone Preparatının İn-Vitro Olarak Duyarlılıklarının Karşılaştırılması
In-VItro ComparIson Of Two DIfferent Com-MereIal PreparatIons Of CeftrIaxone AvaIlabk In Our Country
ülkemizde farklı firmaların piyasaya sunduğu iki ceftriaxone preparatından hazırladığımız an-tibiyogram diskleri; Oxoid firmasından sağlanan ceftriaxone diski referans kabul edilerek Kirby Bauer'in disk difüzyon tekniği kullanılarak kar-şılaştırılmıştır. Gerek standart gerekse her iki ceftriaxone pre-paratından hazırlanmış disklerle yaptığımız ça-lışmada preparatlar arasında duyarlılık açısından fark olmadığı gözlenmiş olup, S. aureus suşlarının % 44.01ii duyarlı, %48.0'i az duyarlı; E.colif % 91.7 si duyarlı; Proteus suşlarının % 76.91u duyarlı % 15.3' ünün az duyarlı olduğu saptanmıştır.
Using Kirby Bauer' s disc diffusion technique we compared two different rommercial preparations of Ceftriaxone available in our country. Ceftriaxone discs produced by the Oxoid firm were used as re-ference. Standard discs produced by the Oxoid firm were used as reference. Standard discs of the Oxoid firm and the two other Ceftriaxone discs were found to be no dilerent (han each other in sensitivity. We found 44.0 % of S. aureus strains were sen-sitive, 48.0 % less sensılive; 91.7 % of E. coli sıra-ins sensitive, 5.6 % less sensitive; 76.9 % of Proteus strains sensitive, 15.3 % less sensitive to Ceft-riwcone.
PDF Benzer Makaleler Editöre Eposta Hipotiroidi Ve Perikardiyal EffüzyonAhmet Kaya, Hasan Hüseyin Telli, Ali Bayram, Serdar Karaköse
Araştırma makalesi ÖzetiHipotiroidi Ve Perikardiyal Effüzyon
HypothyroIdIsm And PerIcardIal EffusIon
Hipotiroidi ve miksödem tanısı alan 29 hasta EKG, telegrafi ve ekokardiyografi (EKO) ile pe-rikardiyal eli-ü:yan (PE) yönünden karşılaştırılmalı olarak ineelemiştir. Hastaların 24'ü (% 82.75) pri-mer, 5' i (% 17,24) sekonder kökenli hipotiroidi olup, primer hipotiroidili hastaların 8' inde (%33.33) düşük voltaj, 10' unda (% 41.66) kar-diyotorasik indeks (KTİ) kalb lehine artmış olarak bulundu. EKO ölçümleri sonucu 11 (% 45.83) has-tada PE saptandı, Akııt kalb tamponadı klinigi ile başvuran 1 hastada ise sekoncler hipotiroidi tanısı konulmuştur. Çalışmamızda hipotiroidide PE gö-rülme sıklıgının yaş ile paralel olarak arttığı, hormon dıkeyleri ile ilişkisi: olduğu sonucuna varılmıştır.
Hypothyroidism and Pericardial Effusion Pericardial effusion of twelıty-nine patients with hypothyroidism and myxoedema was evaluated by their electrocardiographies (ECG), chest X-rays, and echocardiographies (ECO). Twenty-four of the patients had primer and remaining 5 patients had se-condary hypothyroidism. Low voltage in 8 patients (33.33 % ), cardio-thorasic ratio (CTR) higher (han 0_5 in 10 patients (41. 66 %), and pericardial ef-fusion in 11 patients (45. 83 % ) was detected by ECG, chest X-ray, and ECO, respectively. Se-condary hypothyroidism with acute cardiac tam-ponade was found in one patient. No relution was found between hormonal levels and effusion, but the severity of rardiae effusion is related to the ageing in hypothyroidic patients.
PDF Benzer Makaleler Editöre Eposta Bronş Astımlı Hastalarda Elektrolit Dczeyleri Ve Asid-Baz DengesıAhmet Çığlı, Osman Yaşar öz, Sıtkı Göksu, İclal Meram, Oya Köylüoğlu, Jale Özaslan
Araştırma makalesi ÖzetiBronş Astımlı Hastalarda Elektrolit Dczeyleri Ve Asid-Baz Dengesı
Electrolyte Levels And AcId-Base EquIlIbrIum In BronchIal Asthma
Bronş astımı tedavisindeki 29 hasta ve 30 kont-rol yakasında pll, IICO3 değerleri ve elektralit dü-zeyleri araştırddı. Bronş astımlılarda kontrollere göre HCO3 artışı çok önemli (p<0.01), K artışı ve Ca azalması önemli (p<0.05), pN, Na, P ve Cl de-gerlerindeki fark önemsiz (p>O.05) bulunmuştur. Bronkokonstrüksiyonun yanısıra rakımm hipoksiyi arturdıgı, fakat kompanzasyonun etkisi ile asid-baz dengesinde önemli bir değişiklik olmadıgı kanaatine varıldı.
Electrolyte, pH, and HCO3 levels of 29 patients with bronchial asthrrıa and 30 healthy controls were investigated. IICO3 (p<0.01) and K (p<0.0..5) levels were significantly increased while Ca levels were decreased. The change in pH, Na, P and Cl levels were not statistically signijşcant (p>0.05). It was concluded that althought bronchoconstruction and altitude increase hyparia, conwan.sation mech-anisms prevent important change in the acid-base equilibrium.
PDF Benzer Makaleler Editöre Eposta Maksillofasyal Fraktürlerde Klınık Yaklaşım Ve Tedavı SonuçlarımızZiya Cenik, Fuat Yöndemli, Yavuz Uyar, Bedri Özer
Araştırma makalesi ÖzetiMaksillofasyal Fraktürlerde Klınık Yaklaşım Ve Tedavı Sonuçlarımız
The Management Of MaxIllofacIal Fractures And Results In Our ClInIc
Temmuz 1983 ile Temmuz 1991 tarihleri ara-sında , sekiz yıllık sürede'Maksillofasyal travma ne-deniyle Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi KBB ki-müracaat eden hastalara degişik tedavi yöntemleri uygulanmıştır. Bu hastahklardaki klinik bulgular etyoloji, ilave hasarlar, uygulanan tedavi metodları, karşılaşılan komplikasyonlar ve alınan sonuçlar tartışılmıştır.
The patients with maxillofarial fracturs who re-ferred to Selçuk Oniversity Medical Fm-1411y ENT Deparment during the eight year period from july 1983 to 1991, were treated by various methods. The rliıliral manifestations, etiology , assoriated in-juries, type of treament, encountered compliacations and results were reviewed and discussed.
PDF Benzer Makaleler Editöre Eposta Akut Ataklar Yapan Kronık Tonsillitte Derın Ve Yüzeyel Bakterı FlorasıYavuz Uyar, Emine İnci Tuncer, Ziya Cenik, Fuat Yöndemli, Orhan Gül, Tolga Şahiner, Murat Günaydın
Araştırma makalesi ÖzetiAkut Ataklar Yapan Kronık Tonsillitte Derın Ve Yüzeyel Bakterı Florası
Suıface And Core TonsIllar MIcroflora In Recurrent TonsIllIlIs
Bu çalışmada ionsilin derin yüzeye! mikrobik fkı-rcrsrıiıır araştırılması tekrarlayan akui tonsillit atak-ları nedeniyle tonsillektomi olan 31 hasta üzerinde yapıldı. Hastaların preoperauf bogaz kültürleri ve ASO ökümü, postoperatif olarak tonsillerin yüzeye! ve derin kıstmlarından yapılan kültürleri ve ASO de-gerlerine bakıldı. Kültür sonuçlarında patojen bak-ierikrin türü açısından anlamlı bir fark görültızedi. Ancak post-operatif ASO degerleriıtde belirgin bir düşme görüldü. Tonsillerin histoparolojik tetkikleri yapıldı ve kronik tonsillit olarak rapor edildi.
This work was peıformed in 31 patieıus who had recurrent arute wnsillitis. The culture of tonsil pre-operatively and surfare and deep carried out. In ad-&don preoperative and postoperative ASO titration measured. llistopathologic examination of tonsillar tissue was alsa pefformed. Microbir 'lora taken from the suıface and the depth of the tonsillar tissue were similar, ASO titrution was meaningfully reduced after tonsillectomy. Ilistopathological examination of tonsils was reported us chronic tonsillitis.
PDF Benzer Makaleler Editöre Eposta Plevral Sıvı Billirubin Düzeyının Serum Bilirubin Düzeyıne Oranının Transüda Eksüda Ayrımındaki YerıKemal Tahaoğlu, Sibel Boğa, Özkan Kızgın, Hatice Türker, Okşan Güner
Araştırma makalesi ÖzetiPlevral Sıvı Billirubin Düzeyının Serum Bilirubin Düzeyıne Oranının Transüda Eksüda Ayrımındaki Yerı
Pleural FluId To Serum BIlIrubIn ConcentratIon Raüo For SeperatIon Of Transudates And Exudates
Bu çalışma eıyolojik :anıları kesin 65 plevral ef-füzyonlu hasta üzerinde yapıldı. Plevra SMSt total bilurubininin serum bilirubinine oranına da-yanılarak yapılan transüda eksuda ayrımmın has-talığın etyolojik nedeni ve Light kriterleri ile uyumu araştırıldı. Bilirubin oranının etyolojiye uyarhlığı göz önüne alındığında sensitivite % 85, spesivite % 93, pozitif prediktif değer % 97 olarak he-sapla►mıştır. Ucuz ve kolay bir ölçüm olan bilirubin düzeyi tayinine dayamlarak transüda eksuda ayrımı yapılmasının Light kriterlerine alternatif bir test ola-bileceği kanısına varıldı.
in this study, specimens were obtained from 65 (siıty-five) cases and the etiology of !heir ellusions have been determined. The purpose of this study was to evaluate pleural fluid to serum bilirubin con-rentration ratio for the separation of transudates from exudates and to compare thls criterion rtith Light's criteria. When the fitting of the bilirubin con-centration ratio to the etiology is considered, values statisticaly calculated were as follows sensitivity 85 %, specifity 93 %, positive predictive value 97 %. We believe that (his criterion, which is cheap and ea-sily obtained, thus could sene as an alternative cri-terion for the seperation of transudates from exudates.
PDF Benzer Makaleler Editöre Eposta Şızofrenık Bozukluklarda Negatıf Ve Depresıf SemptomlarAysen Özkan, Ali C. Arık
Araştırma makalesi ÖzetiŞızofrenık Bozukluklarda Negatıf Ve Depresıf Semptomlar
NegatIve And DepressIve Symptoms Irı SefIl-Zophrenk DIsorders
Bu çalışmada şizofrenik bozukluklarda hastalığın aktif döneminde depresif ve negatif semptomların sıklığı ve ilişkili olduğu fliktörlerin saptanması amaçlandı. Şizofrenik bozukluğu olan 48 hasta ça-lışma grubunu oluşturdu. Bu çalışma sonucunda % 54.17 hastada depresyonla ilgili bulgular!ın olduğu ve bunların negatif semptomlarla korele olduğu bulundu.
In this research it was aimed w study the fre-quency of depressive and negative symptoms and re-laied factors in the active phase of schizophrenie di-sorders. Fon.), eight panel:1s with schkophrenir disorder comprised the study group. As a result of this study it was found that 54.17 per cent of the pa-tients had findings related ter depresyon and that Mese vere rorrelated with negative symptoms.
PDF Benzer Makaleler Editöre Eposta Kıyılmış Çiğ Etlerın Salmonella Spp. Yönünden Araştırılmasıİsmail Ceyhan, İbrahim Çakır, Said Bodur
Araştırma makalesi ÖzetiKıyılmış Çiğ Etlerın Salmonella Spp. Yönünden Araştırılması
DetermInatIon Of Salınunella Spp. In MInced Row Akat
Bu araştırmada Ankara il merke:i ile çevre il ve ilçekrden 1 yıl boyunca toplanan 135 adet kıyılmış çig et tuununeleri üzerinde Salmonella sp. araş-tır:in:Iştir. Et numunelerinin hemen hepsi kıyılmış durumda laboratuvara getirilmiştir. Toplam 135 çig et nunıunesi sadece Salmonella yönünden de-ğerlendirmeye tabi tutulmuş olup başka herhangi bir patojen veya non-patojen bakteri araştırılnumuştır. Salmonella yönünden araştırılan kıyılmış çiğ etlerde yalnız bir adet (% 0.74) Salmonella enteritidis tesbit edilmiştir.
In this sıudy, the presence of Salmonella spp. was invesiigated in the 135 saınples of minced row meats whi•h were collected from the different dist-ricts of Ankara and from the neighbouring cities in a period of one year. Salmonella enteritidis was isolated only in one sample (0.74 %) collected, in Kayseri.
PDF Benzer Makaleler Editöre Eposta Subaraknoid Kanamalar Ve İntrakraniyal Tümörlerde Ekg DeğişiklikleriAhmet Kaya, Nurhan İlhan, Uğur Erongun, Osman Acar
Araştırma makalesi ÖzetiSubaraknoid Kanamalar Ve İntrakraniyal Tümörlerde Ekg Değişiklikleri
ElectrocardIographIc Changes In SulıarachnoId Haenturrhage And IntracranIal Tumors
101'i intakraniyal tüm& (İKT). 36'sı ilk 48 saat içinde başvuran subaraknoid kanama (SAK) tanısı alan toplam 137 hastanın EKG özelikleri incelendi. hastaların 55'inde (% 54.45). SAK grubunun ise 27 sinde (%75) anormal EKG bulgular' gözlendi. Her iki grupta da Q-Tc interval uzaması, ST-T dalga değişimi ve U dalgası en sık karşılaşılan EKG de-ğişiklikleri olup, IKT grubuna göre SAK71 has-talarda daha sık EKG değişikliği gözlendi. Q-Tc uzaması SAK' ta IKT grubuna göre anlamlı olarak uzun bulundu (p <0.05). EKG değişiklikleri ile hastalığın prognozu arasında bir ilişki kurulmadı.
Intracranial tumour (1C7) patients, 101 of them, and 36 subarachnoid haernorrhage (SA11) patients hıho were admitted tv the hospital within 48 hrs of bleeding were investigated for their ECG patterns, Among the 1CT patients 55 of 'hem (54.45 %) and 27 SAN patienıs (75 %) had abnormal ECG parrerns. In both groups, prolonged Q-Tc intervals, ST-T wave changes, and U wave were the most frequenly en-countered changes in the ECG patterns..These chan-ges were nwre conspicious in SAll patients !han ICT patients. Especially, the greater lenghıening of Q-Tc prolongatioıı in SAll patients were statistically sig-compared the other ECG patterns e_rarnined (p<0.05). It was concluded that there is no cor-relation between ECG pattern changes and the prog-nosis of the cases.
PDF Benzer Makaleler Editöre Eposta Normal Doğumda Kontinü Epidural Analjezi: Lidocaine- Bupivacaine KıyaslamasıAteş Duman, Şeref Otelcioğlu, Sadık Özmen
Araştırma makalesi ÖzetiNormal Doğumda Kontinü Epidural Analjezi: Lidocaine- Bupivacaine Kıyaslaması
EpIdural AnalgesIa In Normal Labour: A Com-ParIson Of LIdocaIne And BupIvacaIne
Multipar 28 gebeye L3-4 aralığında kontinü epidaral kateter yerleştirdik. Kateter aracılığı ile birin•i gruba (11.14) 14-15 ntl % 1 Lidocaine, gruba (n=14> 14-15m1. % 0.375 Bupivacaine enjekte ettik. Gruplar arasında analjezi yeterliliği ve cefalad yaptım farkı yoktu. Ek dozlar ilk dozun yarısı idi. Ilk doz etki başlama süresi ve etki süreleri iki grup arasında ileri derecede farklı bulundu (p<0.01). Kardiyovasküler sistem etkileri her iki grupta benzer şekilde sit:bildi. Gruplar arasında motor blok farkı bulunmadı. Doğumdan sonra birinci ve beşinci dakikada Apgar farkı 1. grupta anlamsız (p>0.05), 2. grupta anlamlıı (p<0.01) bulundu. Iki grup Apgar skoriart arasında istallksel fark yoktu (p>0.05). ller iki ajanda doğum analjezisinde yeterli ve emin olarak değerlendirildi. Bupivaraine, ek doz gereksiniminin az olması ve etki süresinin uzun olması nedeniyle tercih edilebilir kabul edildi.
Epidural catheters were applied in 28 =d-tiparous parturients by using the L3-4 !eve!, 14-15 mi of 1% lidocaine was giren group I (n.14), while the same amou►t <>f 0.375% Bupivacaine to group 11. The quality of analgesia and cefalad spre-ad were simikır. The top up doses were half the pri-mary dosage. The duration for the ►e.t.:in►ing and the duration of analgesia between the iıririrrf doses amongst the two groups were significant (p<0.01). The cardiovascular stability was excellent for the two drugs. No differe►ce was recorded for motor blockade. The Apgar srorage was nonsignifica►t for group 1 in the first and fifth nünutes (p>0.05). The same scores vere significa►i in group 11 (p<0.01). The scores were no►signijicant between the two groups (p>0.05). Both drugs were considered safe and effective in labour analgesia. Because of the less need for top up doses, Bupivacaine was ronsidered more pre-ferable.
PDF Benzer Makaleler Editöre Eposta Mitral Darlığında Renklı Doppler Akım İle Kapak Alanı TayiniÖmer Kozan, Oktay Ergene, İsmet Dindar, Nuri Çağlar, Ali Bayram
Araştırma makalesi ÖzetiMitral Darlığında Renklı Doppler Akım İle Kapak Alanı Tayini
Measurments Of MItral Valve Area WIth Color Doppler Flow In MItral StenosIs
Koşuyolu Kalp ve Araştırma Hastanesi'nde Ara-lık 1991-Agustos 1992 tarihleri arasında mitral dar-ligi nedeniyle kardiak kateterizasyon uygulanan 20 olguda renkli doppler akını ile mitral kapak alanı he-saplandı. Klinik çalışmada renkli doppler akını öl-çünderinde mitral kapak orifisi eliptik kabul edildi ve ır/3 (tırb) formülü kullanılarak kapak alanı he-saplandı. Kısa eksen (a) apikal uzun eksen gö-rüntüde,' mitral kapak orifisi renkli akım jeti ge-uzun eksen (b) aynı yerden transdoserin 90° saat yönünde döndürülmesiyle elde edilen genişlik alındı. Ayrıca olgularda two-dimentional eko-kardiyografi ve pressure half-time metoduyla mitral kapak alanı ölçümleri yapıldı. Bu ökünder ka-teterizasyon ile hesaplanan mitral kapak alanı öl-Çümleriyle karşdaşurıldı. Tüm olgularda reııkli doppler akım ile mitral kapak alwu ölçüldü. Kateter ve renkli doppler akım ile ökükn mitral kapak alanları arasında önemli ko-relasyon vardı (r=0.92) Two-dimentional eko-kardlogıy«i ve kateter ile ölçülen mitral kapak altın-ları arasında iyi bir korelasyon vardı (1-.0.81). Buna ragmen pressure-half-time metoduyla ve ka-teterizasyon ile tikülen mitral kapak alanları ara-sında korelasyon zayıf!, (r=0.70). Bu metotlia aort yetmezligi olaıı mitral darlığı olgularında mitral kapak alanının oldugundan büyük öküldfigü g0- rüldü. Bu bulgular mitral darlıgı olgularında renkli doppler akını teknig,i ile kapak alanının doğru olarak ölçülebileregini göstermektedir.
Doppler calor jlow assesments were perfoı-med in 20 patients with mitral stenosis undergohıg ear diac catheteri:ation in Koşuyolu Heart and Re-search Hospital between December 1991-August 1992. In the clinical doppler study, mitral valve ori-fice was assumed to be eliptir and mitral valve area was caloılated from equation ırI3 (arb). Shoı-t di-ameter (a) = Color jet widhı at the mitral valve ori-fice in the apiral Tong-aris view, tong dianıeter (b) = the width in the 90° clodovise rotated view. Mitral valve area was also determined by two-dimentional echocardiography and pressure half-time method, and the resulıs for these methods were compared with those obtained at cardiac catheterization. By Doppler color flow imaging, mitral va/ve arca could be determined in an patients and there was a significant correlation between the doppler jet and ratheterkation estinzates of mitral valve area (r=0.92). Valve area determined by two-dimentional echocardiography was correlated weil with fal-heterization measurment (r=0.81). In addition there was a fair correlation between the valve area determined by the pressure ludf-ıinıe method and ratheterization (r=0.70). These findings suggest that Doppler color jlow imaging can provide an acuurate estimate of mitral valve area.
PDF Benzer Makaleler Editöre Eposta Pulmoner Hıpertansıyonlu Kronık Hipoksemik Hastalarda Plazma Atrial Natrıüretık PeptidMecit Suerdem, Sebahattin Ateşal, Ebubekir Bakan, Hüseyin Şenocak, Ramazan Yiğitoğlu, Ümit Özbek
Araştırma makalesi ÖzetiPulmoner Hıpertansıyonlu Kronık Hipoksemik Hastalarda Plazma Atrial Natrıüretık Peptid
Plasma AtrIal NatrIuretIc PeptIde Levels In ChronIc HypoxemIc PatIents WIth Pulmonary HypertensIon
Kronik hipoksemik pulmoner hipertansiyonlu 10 kronik obstrüktif akciger hastalık!, olguda yenik: kan pla:ma atrial natriüretik peptid (ANI') kon-santrasyonları ö•üldü ve pulmoner hemodinanü bulgulartyla ilişkisi değerlendirildi. Olguların plaz-ma ANP değerleri (117.3± 19.9 pgInd) 10 suğlıklıya ait değerlere (79.4-±4.5 pglml) göre anlamlı de-recede yüksek bulundu (p<0.05). Plasma atrial nat-riüretik peptid seviyesi ile ortalama pulmoner arter basınçları arasında pozitif yönde anlamlı korelasyon (r= 0.54; p<0.05) olmasına rağmen, sağ atrium ba-stıkları arasında ilişki tesbit edilmedi (r= 0.24; ~.05) . Bu sonuçlar, atrial naıriüretik peptidin pulmoner hipertansiyonda pulmoner arter basıncı vartışma paralel bir şekilde sekrete edildiğini ve do-layısıyla fi:yopatolojide rolü olabileceğini gös-termektedir.
Plasma atrial natriüretic peptide (ANI)) levels were assayed by radioimmunossay method after ini-munoextraction in ten patients with chronic hypo-xemic pulmonary hypertension, and the relation of AN? to hemodyıtamir findings was evaluated. ANP levels in pallents (117.3±19.9 pg/ml) were higher than in 10 matched controls (79.4±.4. pglınl) (p<0.05). Although the correlatioıı beiween AIVP and mean pulmonary arterial pressure was sta-tistically signıficant (r=0.54; p<0.05) in patients, there was no significant difference between ANI' and right anlat pressure (r=0.24; p>0.05). It was
PDF Benzer Makaleler Editöre Eposta Tiroid Hastalıklarının Tanısında Tirolenfografının DeğerıMehmet Metin Belviranlı, Adnan Kaynak, Adil Kartal
Araştırma makalesi ÖzetiTiroid Hastalıklarının Tanısında Tirolenfografının Değerı
The DIagnostIc Value Of ThyroIymphography In ThyroId DIseases
Tirolenfo.grafinin tiroid hastalıkları tanısındaki değerinin araştırılması amacıyla, tiroid patolojisi düşünülen 30 hasta çalışmaya alındı. Hastalarda fizik muayene, sintigrafi, ultrasonografi bulgular', T3, T4, MI değerleri ve tirolenfografi sonuçları ameliyat ve histopatoloji sonu•lartyla karşılaştırıldı. Çalışmamızda fizik muayene ile % 75, tiroid sin-tigrafisi ile % 78,5, ultrasonografi ile solid-kistik ayırırnıııda % 84,2 oranında doğru tanı kondu. Ti-rolenfograji % 91,8 oranında başarılı bulundu. Ti-rokııfografi plonjan guaır tanısında, ıiroidde be-nign-malign lezyon ayırımı/Ida, diffüz hiperplazi tanısında % 100 başarılı idi. Bu yöntemle servikal lenf nodülleri de belirlenebildi. Dört hastada işlemin uygulanmasına engel teşkil etmeyen önemsiz komp-likasyonlar görüldü.
In order to investigate the diagnostic wılue of thyrolymphography iri thyroid diseas, 30 thyroid pa-tients were studied. The physical examination, thyro-id radiolodine scan, thyroid ultrasonography, T3, T4, TS11 and thyrolymphography results were com-pared with the operative and histopathological frıi-dings. in Iliis study, the diagnostic value of physical examination was found 75 %, thyroid scan 78.5%, solid and cystic nodule differantiation with ult-rasonography ratio 84.2 %. Thyrolymphography was successful in 91,8 % and worked ju the di-agnosis of all patients with substernal extension, ma-lignity and diffuse hffierplasia. The servical lymph nodes vere also able to be demonstrated by Mis met-hod. ln four •ases, unimporıant complimtions which were not obligative to the attempt were observed
PDF Benzer Makaleler Editöre Eposta Gebelikle İlgili Sorunları Bulunan Anne Serumlarında Ve Kordon Serumlarında, Elisa İle Herpes Sımplex Virus-1 (hsv-1) Igg Ve Igm'nin AraştırılmasıMehmet Kıyan, Lügen Cengiz, Tevfik Cengiz, Fadıl Kara, M. Şahin Uğurel, Hakan Leblebicioğlu
Araştırma makalesi ÖzetiGebelikle İlgili Sorunları Bulunan Anne Serumlarında Ve Kordon Serumlarında, Elisa İle Herpes Sımplex Virus-1 (hsv-1) Igg Ve Igm'nin Araştırılması
DeteetIoff Of Herpes SImplex VIrus-1 (hsv-1) Igg And Igaı'by ElIsa In Curd SenI And In Mut-Her? Sera Whı; Ha Ve Prubleıns WIth Pregnancy
Bu çalışmada, gebelik patolojileri bulunan 73 anne serumunda ve 73 yenidogan kordon serunıunda Elisa ile HSV-I IgG ve 1gM araştırdmıştır. Anne se-mmlarında HSV-1 IgM seropozitifligi 7173 (%9-6). HSV-1 IgG seropozitifligi 71173 (%97.3) olarak bu-lunmuş ve 26-40 yaş grubundaki 34 olgunun ta-mamında HSV-1 IgG pozitifligi saptanmıştır. Anne serunıundaki HSV-1 1gM seronegatifliginin 73173 (%100) oranın, verdigi anlaşılmıştır. IISV-1 1gM po-zitif 7 annenin gebelikleri ubortus (3), ölü dogum (1), anansefali (2), dolikos
In this study, IISV-1 IgG and 1gM were detected by elisa iır the sera of 73 mothers having obstetrical pathologies and in 73 newborns' sera. In mothers' sera IISV-1 IgG was found to be 7/73 (9.6 %) and HSV-1 1RM was 71173 (97.3 %) seropositive. In 26- 40 age group of all 34 cases IISV-1 IgG was po-sitive. The 1ISV-1 IgG antibodies in mothers' sera were totally transmilied to the newborns and cord sera HSV-1 IgM seronegallvity was 73173 (100 %). The pregıuın•ies of 7 115V-1 IgM positive mothers terminated by abortion (3), stillbirth (1), unan-cephaly (2) and dolicorephaly (1). These dala, note that besides 1ISV-2 genital iııfections, HSV-1 in-fertions are also important.
PDF Benzer Makaleler Editöre Eposta Insan Nütrofıli Ozünebilir Nadh Oksidaz Enziminin Bazı ÖzellıklerıMustafa Ünaldı, İdris Akkuş, Mehmet Aköz, Mehmet Gürbilek, Mustafa Yöntem, Orhan Değer
Araştırma makalesi ÖzetiInsan Nütrofıli Ozünebilir Nadh Oksidaz Enziminin Bazı Özellıklerı
Some PropertIes Of Numan NeutrophIl Soluble Nadh OxIdase
Bu çalışmada insan nöırofil granülositlerinden saflaştırılmış NADI! oksidaz en:iminin bazı özel-likleri araştırılmıştır. Sonuçta en:inıiıı molekül ağır-lığı 280.000 Kmisi 4.8x104, optinıum pirs; 7, op-timum sıcaklığı 37 °C olarak tesbit edilmiş, ayrıca ATP, ADP ve steroidler tarafından inhibe edildiği anlaşılmıştır. Saflaştırılmış enzimin NADPH'ı oksitlemediği görülmüş ve NADH'e spesifik olduğu anlaşılmıştır.
In this study, some properties of NADII oxidase, which had been previously purified from Numan ne-ufrophils, was determined. Molecular weight of the en:yme was found as 280.000, Km as 4.8x10 op-ı i mum 141 7 and optimum temparature 37 V. ATP, ADP and sieroids vere found to inhibit the enzuyme. The enzyme was also found to be specific for NADI! and showed no activityPr NADPH.
PDF Benzer Makaleler Editöre Eposta İnsan Nötrofil Granülositlerinden Çözünebilir Nadı! Oksidaz Enzimpnin SaflaştırılmasıMustafa Ünaldı, İdris Akkuş, Mehmet Aköz, Mehmet Gürbilek, Mustafa Yöntem, Ahmet Çığlı
Araştırma makalesi Özetiİnsan Nötrofil Granülositlerinden Çözünebilir Nadı! Oksidaz Enzimpnin Saflaştırılması
PurffleatIon Of Soluble Nadh OxIdase From Numan NeutruphIlIc Granuhwytes
Bu çalışmada, nOtrofil 1-17075ıin oluşturulmasında görevli NAD11 oksidaz en:imi, insan venöz kanında,' elde edilen nötrofil W-kositlerden stfflaşurdmıvır. Saflaştırmada Badwey ve Kartıovsky in kul-landıkları basamaklara DEAE Sefadeks A-50 kro-matografisi eklenmiştir. Scorlapırma sonunda dakikada miligram protein başına 892 nmol özgü! aktivite ile 123.89 saflaşurrna katsayısı elde edildi. Saflaşio-ıltntş erl:inJ 130- jel elektroforezinde ve i:oen:im rofOrezinde tek band vermiştir.
In Iliis study NADI1 oxidase eıwyme, which has fiınction in the produriion of 11,0, purified fi-onı human neuirophyl leurorytes. Badwcv and Kantovsky's metlıods were used for purifiration with on addition of DEAE sephadex A-50 ehromatography tecnique. Al the end of purification speeıfic adivity and pu-rifiration cotficient vere found as 892 nmollnıg pro-tein and 123.89 respedively. The enzyme was found to have only one band at the end of polyarrylantid gel elertrophoresis.
PDF Benzer Makaleler Editöre Eposta Alkol Kullananlarda Plazma Tnf-A SeviyeleriMehmet Gürbilek, A. Zeki Şengil, İdris Akkuş, Bülent Baysal, Hüseyin Uysal, Mustafa Yöntem
Araştırma makalesi ÖzetiAlkol Kullananlarda Plazma Tnf-A Seviyeleri
The Plasma Tnf-A Levels :In Alcohol Consumers
Bölgemizde 30 yaşın üzerinde 5-30 yıldır yak-laşık 250 mllgün alkol tüketen 10 erkek birey ile 10 erkek bireyden oluşan kontrol grubunun se-rumlarında TNF-a seviyeleri ortalama 5.I±12 pgl mi iken alkol kullanan bireylerde 2.02 ± 1.21 Kimi olarak tesbit edilmiştir. Bulgular arasındaki fark is-tatistiksel olarak önemli bulunmuştur (p>0.05). Sonuç olarak alkolün aynı zamanda bir immün süpressif ajan gibi etkili olduğu ve serum TNF-a se-viyesini azalttığı kanısına varılmıştır.
Plasma TNF-a levels of 10 men who ronsume 250 ml aleohol daily for 5-30 years (over 30 years old) and 10 men as control vere evaluated using IRMA. TNF-a levels were found 2.02 ± 1.21 pg/ml in aleohol consumers and 5.1 ± 2.2 pgınıl in control group. The dfference was statistically significant (p>0.05). It was concluded that alcohol was effeetive to decrease serum. TNF-a levels İlke a inı-munosupressive agent.
PDF Benzer Makaleler Editöre Eposta Etıl Alkolün Lipoprotein Fraksiyonları Üzerıne EtkılerıMehmet Gürbilek, İdris Akkuş, Mehmet Aköz, Hüseyin Uysal, Abdurrahim Koçyiğit, Mustafa Yöntem, Süleyman Kaleli
Araştırma makalesi ÖzetiEtıl Alkolün Lipoprotein Fraksiyonları Üzerıne Etkılerı
Effect Of Alcohol On LIpoproteIn FractIons
Etil alkolün lipoprotein nıetabolizması üzeriııe etkileri ratlar üzerinde araştırıldt. Bu amaçla ratlar: kontrol grubu, alkol verilen grup ve alkol verilmeyen eşdeger diyet grubu olmak üzere üçe ayrıldı. Eşdeger diyet grubuna, alkol grubuna verilen etli alkole eşit oranda enerji sağlayarak kadar glukoz verildi. Alkol grubunda, kronik alkolizm oluşturmak amacıyla 12 gün süre ile 4.5 grlkglgün etil alkol ve-rildi. Bu süre sonunda her üç grupta mal kolesterol, IIDL kolesterol, LDL kolesterol ve serbest kolesterol dıkeleri tayin edildi. Alkol grubunda Total Kolesterol, IIDL-Chol, Serbest Kolesterol düzeyleri diger iki gruba göre artrısış. LDL-Chol seviyesi azalmış bulundu. Alkol ahmıyla lipoprotein fraksiyonlarında mey-dana gelen bu degişikligin, alkolün verdiği kaloriden kaynaklanmadığı sonucuna varıldı.
Effect of Alcohol on Lipoprotein Fractions The aim of !hese sıudy was to determine the ef-fecis of akohol on metabolism of lipoprotein. The sludy 14Y/S carried out on three groups of rats. Cont-rol group, ahvhol-fed group and pair-fed group. The alcohol group was feci fin. 12 days with a diet conlainig 4.5 glkglday ethylaleohol. At the end of the fteding period, Tutcıt, 11DL, LDL and Free-Cholesıerol le•els were measured in the plasma of these three groups. LDL-Cholesterol levet was lower Man the other groups. it was conluded that the changes in lipoprotein fraction due to alcohol ingestion vere not resulted from the calory of alcohol.
PDF Benzer Makaleler Editöre Eposta Travmatik Kulak Zarı Perforasyonları TedavisiFaruk Ildız
Araştırma makalesi ÖzetiTravmatik Kulak Zarı Perforasyonları Tedavisi
Therapy Of TraumatIc TympanIc Membrane PerforatIons
1982-1991 yılları arasında 600 Ylk. Eskişehir Hava Hastahanesi KBB kliniğinde 67 olgu trav-matik perforasyon tanısıyla tedavi edildi. Travmatik kulak zarı perforasyonlarının erken operaıif repozisyonu ile alınan sonuçların gerek ka-lite ve gerekse kantite açısından spontan iyileşme ile alınan sonuçlara oranla daha iyi olduğu tesbit olundu. Cerrahi teknik ve tedavi edilen 67 olgudaki iyileşme sonuçları, perforasyonun etyolu,isi, lo-kalizasyonu ve büyüklüğü dikkate alınarak tartışıldı.
67 patient with traumatic peıforation of the tim-pardı. membran were treated al Eni Clinic of Air Forse Hospital in Eskişehir between 1982-1991. Immediate operative reposition of iraumatic eardrum petforations has been jbund to give bener quantitativ and qualitativ results when eompared with spontaneous healing. The operative technique and results of healing in 32 pallents who were taken int° consideration etology, localisation and gre-atness of perforations, are discussed.
PDF Benzer Makaleler Editöre Eposta Median Doz Alloksanın Sıçan Endokrın Pankreas Ve Plasma Glikoz Düzeylerıne EtkısıOsman Özcan, Erdal Karaöz, Cumhur Kılınç, Kemal Irmak
Araştırma makalesi ÖzetiMedian Doz Alloksanın Sıçan Endokrın Pankreas Ve Plasma Glikoz Düzeylerıne Etkısı
The Effect Of MedIan Dose Alloxan On Rat En-DocrIne Pancreas And Plasma Glucose Levels
Alloksan, pankreas endokrin adacıklarındaki in-sulin salgdayan B hücrelerine toksik etkisinden do-layı diyabetik hayvan modeli oluşturmada kul-lanılan kimyasal ajandtr. Bu çalışmada alloksanm, sıçan plazma glukoz düzeyine ve özellikle pankreas endokrin adacıklarında neden olduğu de-ğişikliklerin incelenmesi amaçlandı. Yetişkin Wıstar norvegıcus sıçanlara intravenöz olarak 70 mg 1 kg alloksan enjeksiyonu yapıldı. 8. hafta sonunda plazma glukoz düzeylerindeki ve pankreas endokrin adacıklaruidaki değişiklikler ince yapı düzeyinde araştırddı. Serum glikoz düzeyi kontrol grubunda 125-118.9 mglıll alloksan gru-bunda ise 192±35.5 mgldl olarakbulundu (P<0.001). Pankreasın dış salgı yapan bölümünde herhangi bir histopatolojik değişiklik izlenmedi. Pankreas endokrin adanklarının ince yapı dü-zeyinde incelenmesinde, adacıkların kontrol gru-bundan daha küçük olduğu gözlendi. Adacıklar ge-nelde A ve D hücrelerind•n oluştuğu ve bu hücrelerde dikkati çekecek bir patoloji olmadığı gözlendi. B hücrelerinin ise sayılarının azaldığı, en-` doplazma retikulumu sisternalarının mitokondriyonlarda vakuolleşme olduğu ve gra-nüllerde belirgin bir azalma olduğu. saptandı. Bu çalışma, alloksanın pankreas ada-•ıklarındaki A ve D hücreleri üzerine herhangi bir toksik etkisi olmadığını, B hücrelerinin ise seçici olarak etkilendiğini göstermiştir.
Alioxan is a agent useıl to produce di-abetic animal model with its tavır ejfect on panc-reatic jilet 8 cells. This sıudy was planned to in-vestigate the changes in pancreatic islets and plasma glucose levels afıer the administration of al-kralı. ~an (70 mglkg) were injected jıit-ruvenously to adult Wistar norvegicus rats. At the end of the eighth week, plasmıı glucose levels were determined and pancreatic rslets were invesllgated at the ulırastructural Plasma glucose lere! was 125.1±18.9 in control group while 192±35.5 in experimental group (P<0.001). Pathologic evidenre of toxicity was ııot preseni in exoerin pan•reas. Pancreatic islets were smaller in experimenıal group than in the control. A and D cells at ihe isleıs of Langerhans reınained unaltered, while B cells decreased in ',amber, ha-ving dilated individual profiles of endoplasmi• re-ticulum, decreased secretory granules, and va-ruolated mitocohdrions. This study shows that alloxan has no fark elleri on A and D cells while selectively Imir on B rens of the patıcreatic islets.
PDF Benzer Makaleler Editöre Eposta Farelerde Toksoplazma Gondii Enfestasyonunda Paneth Hücrelerının Işık Ve Elektron Mikroskobik IncelenmesıOsman Özcan, Hüseyin Gün, Erdal Karaöz, Mehmet Tanyüksel, Kemal Irmak
Araştırma makalesi ÖzetiFarelerde Toksoplazma Gondii Enfestasyonunda Paneth Hücrelerının Işık Ve Elektron Mikroskobik Incelenmesı
The LIght And Electron MIcroscopIc Exa-MInatIon Of Paneth Cells In Mke Infected WIth Toxoplasma GondII
İnce barsak bezlerinin bazalinde bulunan Pa-neth hücreleri, barsak florasınm korunmasında önemli role sahiptir. Bu çalışmada, hücre içi bir protozoon olan toksoplazma gondii ile fareler enfekte edilerek; Panel,: hücre yanaımn ışık ve efekt-ron mikroskobik düzeyde incelenmesi amaçlandı. Toksoplasma gondii ile enfekte 10 ve kontrol olarak 5 adet Swiss albino fire, deney hayvanları olarak kullanıldı. Beş gün süren deney süresi sonunda, alman ince barsak doku örnekleri ışık ve elektron mikroskopik olarak incelendi. Deney grubu hayvanların Paneth hücre çekirdeklerinin hi-perkromatik olduğu, sitoplazmalarmın heterojen salgı graniilleri, fagozontlar ve lizoıomlar içerdiği gözlendi. Paneth hücrelerinde; bakteriyel enfeksiyonlara yanıt olarak salgı granülkrinde degranülasyon bil-dirilmekk birlikte; protozoon enfestasyonun 5. gününde fagositoz belirgin bir yanıt olarak gözlendi.
Paneth cells localized al the bottom of the in-glands are important for the maintenance of the flora. This study was planned w see the Paneth cell response to toxoplasma gondii under light and ekctron microscope. 15 Swiss albino ;nice 10 of which were infected with tomplasma gondii . were used in the experiment. On the fifth day after - culation excised gut segments were processed for light and electron mi•roscopic investigation. It was observed that Paneth cells have hyperchromatic-nucki, and contain in !heir rytoplasms heterogen serrellon granules, fagosomes and lysozymes. Alt-hough, the prominent response of Paneth cells ta bacterial infertions degranulation. phogorytosis was more prominent in the rdı response to this parasite.
PDF Benzer Makaleler Editöre Eposta Pulmoner Hipertansiyoniu Kronik Ilipoksemik Hastalarda Pulmoner Arteryal A İnat Natriüretik Peptid Üzerine Nifedipinin EtkisiMecit Suerdem, Hüseyin Şenocak, Ramazan Yiğitoğlu, Ümit Özbek, Sebahattin Ateşal, Ebubekir Bakan
Araştırma makalesi ÖzetiPulmoner Hipertansiyoniu Kronik Ilipoksemik Hastalarda Pulmoner Arteryal A İnat Natriüretik Peptid Üzerine Nifedipinin Etkisi
The Effects Of Nıfedıpıne On Pulmonary Arterıal Atrıal Natrıuretıc Peptıde In Chronıc Hypdxemıc Patıents Wıth Pulmonary Hypertensıon
Kronik obstrüktif akciğer hastalığına (K0A11) bağlı pulmoner hipertansiyonlu 21 hastaya sağ kalb kateterizasyonu esnasında sublingual 10 mg ni-fedipin verilerek pulmoner arteryal atrial natriüretic peptid (ANP) ile hemodinami üzerine etkileri araş-tır:1dt. ANP seviyeleri ile ortalama pulmoner arter basınçları ve sağ aldım basınçlart arasında direkt korelasyon tespit edildi (Sırasıyla; r=030, p<0.05 ve r=0.47, p <0.05). Nifedipin sonrasında ortalama pulmoner arter, sağ wrium ve pulmoner kapilier sapiama basıncında önemli değişim olmadı. Anrak, nifedipin pulmoner arter plazma ANP seviyesinin 127.9 dan 2163 pglnıl değerine çıkmasına neden oldu (p<0.05). Bu bulgu KOAll'It havalarda ni-fedipinin ANP sallı" için bir stirnülan olduğunu göstermektedir.
Nifedipide was giren, 10 ıng sublingually. ta 21 patients with pulmonary hypertension secondary to chronic obstructive pulmonary disease (COPD), anıl its ellects on hemodynamics, and pulmonary arterial atrial natriuretic peptide (ANP) level were in-vestigated during right hecin catheterization. The le-reis of ANI' correlaied di•erıly wiıiı metin pul-monary arterial pressure (r=0.50;p<0.05) and ri,.4la atrial pressure (r=0.47,p<0.05). After nifedipine, mi si,fpufleant changes were observed in mean pul-~naly arterial, right atrial, and pulmonar capillary wedge pressure. Ilowever, the nifedipine caused an increase in the media!, pulmonary arterial plasma ANI' levet from 127.9 to 21153 pglınl (p<0.05). These dara indicate that nifedipine is a stimıdus for AN? release in patients with COPD.
PDF Benzer Makaleler Editöre Eposta Koyun Atriuınunda Atrial GranüllerFatma Şahin, Neyhan Ergene
Araştırma makalesi ÖzetiKoyun Atriuınunda Atrial Granüller
Atrıal Granules In The Atrıa Of Sheep
Bu çalışmanın arnatı koyun atriumlarında atrial granüllerin varlığını belirlemek ve onları sıçan at-riumundakiler ile karşılaştırmakur. Granülleri in-celemek için elektron mikroskop kesitleri alınmış ve resimleri çekilmiştir, Iki farklı grup sıçan ve bir grup koyundan atrium ve vewrikül doku örnekleri alınmıştır. Bir grup sıçan % 4 NaCI ilaveli beslenmiş beslenmiş diğer gruba normal yem verilmiştir. Ko-yunlar da normal yeni ile beslenmişkrdir. Sıçan alriumlaraıda olduğu gibi koyun atriumlarında da atrial granüller gözlenmiş, ventriküllerde granül görülmemiştir.Yemdeki sodyum artışı ile atriumlardaki granüllerin atrial cardiocyte'lerin etrafında daha yoğun olarak gözlendiği belirlenmiştir.
The aim of Iliis siudy is to observe the atrial gra-»les in the wria of sheep and compare diem with Mose of in rats' wria. Eler!~ mirroscope slides were prepared ta examine the granules. Atria ventricules were taken from the two dillerent grorıp.ti of rats and one group of sheep. One group of raş.. were feci with 4 % by weight of NaCl added
PDF Benzer Makaleler Editöre Eposta Koyun A Triumunda Anp SekresyonuFatma Şahin, Neyhan Ergene
Araştırma makalesi ÖzetiKoyun A Triumunda Anp Sekresyonu
Anp Secretıon In The Atrıa Of Sheep
Bu çalışmanın amacı koyun ANP' in tür özel-liginin ve diyette tuz al :malın AN? salgısma et-kisinin araştırılmastydıA.NP' in tür özelliğinin an-laşılması için koyun atrial ekstresi sıçaniara enjekte edilmiş, &zina ve idrar Na+ , K+ ve osmolalite de-ğerleri belirlenmiştir. AN? salgısında tuzun rolü, yernlerine farklı konsantrasyonlarda tuz katılan st-çanlardaki tayin ile araştırılmıştır. Koyun atrial ekstreleri injekte edilen sıçanların idrar Na+ ve K+ değerleri artarken osrnolalite azalmıştır. Yemlerdeki tuz konsantrasyonları art-tırddığında benzer şekilde plasma Na+ ve K+ de-ğerleri artmış ve osmolalite düşmüştür. Bu sonuçlara göre etkisi tür özelliği ta,,çımayan ANİ" memetilerde tuz atıltmmı kontrol etmekte, muh-temelen diğer hormonal etkiler yanında plazma ve idrar Na+ K+ ve osnıolalite değerleri ANI' salgısına bağlı olmaktadır.
The aim of this study was to determine whether sheep' s AN? is species specific and if there is a re-lationship beiween the diet salt coneentrations and AN?. Sheep alrlul extracts were igected into rats and the levels of Na+ , K+ and the osmolality in the plasma and urine were measured iıt order to study the species specifi•ity of ANI'. The role of diet salt concentration in the production of AN? >MS studied . as the rats fed by the food with different can-centration of salt and some determinations were tar-ried out. Results indicates that, when the sheep extracts in-jected into rats, the urine Na+ and K+ levels were increased whereas the osmolality was decreased. When the diet salt concentration increased, plasma and urine Na+ and K+ levels were increased whereas osmolality was decreased. According to this results it is concluded that. ihe elleri of AN? in marnmals may not be species spe-nfic, the facior whieh controls the salt excretion is probably AN?, and plasma and urine Na+ , K+ and osmolality prohably also depend on AN? h•-sides other hormonal effects.
PDF Benzer Makaleler Editöre Eposta Castleman HastalığıKemal Tahaoğlu, Esen Akkaya, Ali Atasalihi, Özkan Kızgın, Muhan Erkuş, Canan Tahaoğlu
Araştırma makalesi ÖzetiCastleman Hastalığı
Castleman's DIsease
CASTLEMAN HASTALIĞI Dr. Kemal TAHAOĞLU*, Dr. Esen AKKAYA*, Dr. Ali ATASALIHI*, Dr. Özkan KIZGIN*, Dr. Muhan ERKUŞ**, Dr. Canan TAHAOĞLU** * SSK Süreyyapaşa Göğüs Merkezi, **SSK Göztepe Hastanesi Patoloji Bölümü ÖZET Castleman hastalığı lenf nodlaruun büyümesi ile karakterize nadir bir hastalıktır. Histopatolojik olarak tanısı konulan iki olgunun klinik özellikleri ilgili literatür ışığında tartışıldı.
Castleman disease is a rarely seen disorder cha-racterised with the enlargements in lymph ııodes. In this article the clinical properties of two cases, di-agnosed histopathologically, are disrussed by means of the preıious literature.
PDF Benzer Makaleler Editöre Eposta Komplike Bir Kolesteatoma OlgusuMustafa Ünal, Ahmet Candan Durak, Kaya Saraç, İsmail Külahlı, Nevzat Özcan
Araştırma makalesi ÖzetiKomplike Bir Kolesteatoma Olgusu
A ComplIcated Choleskatoma Case
Otojen kaynaklı sol periferik fasiyal paralizi, total işitme kaybı ve fasiyal kanal boyunca mediale doğru yayılım gösteren kolesteatoma tesbit edilen bir olgu takdim edildi. Labirentit, fasiyal paralizi, işitme kaybı gibi eks-trakraniyal komplikasyonlar veya menenjit, beyin absesi, lateral sinüs trombozu, subdural ampiyem gibi intrakraniyal komplikasyonları olan ve yu-varlak pencereyi, semisirküler kanalları tahrip eden geniş kolesteatomalar mevcut olabilir. Bizim takdim ettiğimiz olguda mastoid antrunuı, orta kulağı, iç kulak yolunu, fasiyal kanalı, se-misirküler kanalları, oval ve yuvarlak pencereyi tahrip eden dev kolesteatoma Yüksek Rezolüsyon bilgisayarlı Tomografi (YRBT) incelemesi ile tesbit edildi. Bulgularunız operasyonla feyli edildi.
A padent with facia! palsy, hearing loss dut to chronic otids media with cholesteawma is re-ported. Cholestedtomas nzay rause to extracranial comp-licadons including labyrinthitis facia! palsy, mal he-aring loss, and intracranial complications surh as meningids, bwin absress, thromhosis of lateral sinus, subdural enıpyema aml may destruct round window, and semisircular chanıtels. The rase that reporıed here involving mastoid antrum, middle ear, internal acustic channel, facia! •hannel, senıisircular channels, round and oral win-dows Hyıs demonstrated by Resolution Cam-pıaed Tomography (HRC7). The vere also proved by operation.
PDF Benzer Makaleler Editöre Eposta Klomipramine Bağlı Öprolaktinemik Bir Galaktore VakasıRamazan Özcankaya, Şenol Dane, Süha Sönmez, Fatih Akçay
Araştırma makalesi ÖzetiKlomipramine Bağlı Öprolaktinemik Bir Galaktore Vakası
A EuprolactInemIc Galacturrea Case Due To ClomIpramIne
Şimdiye kadar antidepressillere bagh olarak dört galaktore yakası DSM- Ill R major depresyon tanısı alan bu olguda klomipramine bağlı olarak gelişen öprolaktinemik galaktore ilginç bulunarak bildirildi.
Up to now, it was reported four galactorrea cases due to antidepressive drugs. This patieni with DSM- 111 R major depression was a euprolaelinemic galactorrea case caused by clomipramine.
PDF Benzer Makaleler Editöre Eposta Bir Vaka Nedeniyle Mikozis FungoidesHüseyin Endoğru, Hüseyin Tol, Şükrü Balevi, Ayfer Özkardeş
Araştırma makalesi ÖzetiBir Vaka Nedeniyle Mikozis Fungoides
A Case Of MycosIs FungoIdes
Mikozis Fungoides, deriden orijinini alan nadir rastlanan bir T hücre!' lenfomadır. 53 yaşında, premikotik dünenıde bir erkek hasta, hastahg, nadir rasılannıası nedeniyle takdim edil-miştir. Ilastatmza uyguladıgına: PUVA terapi erken devrede iyi bir seçimdir
Myrosis Fungoides is a rare T rell lymphoma that appears to originate in ille skin. A 53 years ok!, nude pallent in the premyrotir stage is reported for being a rare rase. PUVA therapy that is used fc.ır our paiient is a good choire for early disease.
PDF Benzer Makaleler Editöre Eposta